Dienstag, 23. Oktober 2012

A Car bomb Exploded in the New Syriac District in Aleppo


22.10.2012
Communiqué and Call for Prayers
Issued by the Syrian Orthodox Archbishopric of Aleppo.

http://farm1.static.flickr.com/55/126337863_8fd9cbfd2c.jpg

Aleppo: On Sunday 21st October 2012, a suicidal booby trapped car exploded early in the morning in the main roundabout of the New Syriac district. It left huge craters and a considerable amount of damage to the Bet Hasada’ Complex, a Syrian Orthodox’ charitable endowment, which includes an elderly Home, al-Kalima Grammar School and a Hospital. This is the second incidence, in less than twenty-four hours, to inflict suffering to our humanitarian institutions in Aleppo.

Thanks be to God, again that the damages sustained were only material and no precious lives were lost. Naturally, the fear, traumatisation and horror this explosion imposed on the vulnerable elderly, recovering injured, convalescing patients, and dedicated, overstretched medical staff of these institutions are incalculable.

We unreservedly condemn and deprecate the escalation of these armed manifestations, and all kinds of shelling and explosions that can only lead entrenched combatant brothers deeper  into this vicious circle of violence, devastation and death.

We also condemn and deplore the continuation of kidnapping, killings, demolition of infrastructure, heritages and the attrition activities aimed at the crippling of the local and national economy.

The status quo of this conflict is apparent and demoralizing as it can only spirals
to propagate the culture of anarchy, resentment and disunity, in a city which has never knowingly sustained such level of violence, destruction and decimation in its history. Until recently, we only knew affection, tolerance and a healthy co-existence of the people in our blessed city.

It is heartbreaking to helplessly witness our beloved Aleppo and other Syrian cities, villages and hamlets becoming battlefields and their systematic obliteration.

No one can raise the flag of victory over the heaps of such ruins and sacrilege.

Therefore, we wholeheartedly call on you all to join us in prayer in support of all internal and external efforts and endeavors to achieve a lasting Cease-fire. To pray for peace and re-consolidate our shaken pillars of harmony and trust, and to hold love, security and national unity as holy aims of our Syrian solidarity.

Let us hope that the blessed Eid al- Athha, will bring about truce and concord to all citizen and that Syria will be able to enjoy tranquility and calmness once again.

We wish that our homeland and all citizens will enjoy every Eid, the blessings of God and the graces of Peace.

Montag, 22. Oktober 2012

Süryani edebiyatı Türkçe’de

Kazım DOĞAN / FRANKFURT
22 Ekim 2012
Süryani edebiyatı Türkçe’de

Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, Süryanilere ait yüzyıllık şiirleri Mardin Süryani Kadim Kırklar Kilisesi Ruhanisi Gabriel Akyüz’ün çevirisiyle Türkçeye kazandırdı.

‘Kutsal Ruhun Kavalı’ adıyla yayımlanan Süryani edebiyatı, zengin Anadolu kültürel mirasına iyi bir örnek. Bir süre önce Frankfurt Kitap Fuarı’nda da tanıtılan kitapla ilgili bilgi veren Gabriel Akyüz, “Süryanilerin çok teferruatlı, yazılı, geniş bir edebiyatı vardır. Süryaniler Hıristiyanlığa geçtikten sonra milattan önceye ait 800 yıllık eserlerini, ‘Çocuklarımız tekrar putperestliğe dönmesinler‘ diye yakmışlar. Elimizde o dönemden çok az örnek var. Keşke edebiyatımız bütün yönleriyle günümüze taşınsaydı. Milattan sonraki edebi eserlerimiz de dünyevi duygulardan çok, dinsel motifli ruhsal özellik taşıyor. Bakanlığın bizlerin edebiyatını da görmesini, yüzyıllardır barış içinde birlikte yaşayan insanların birbirlerini tanımalarını çok önemsiyoruz“ diye konuştu.
barış içinde birlikte yaşayan insanların birbirlerini tanımalarını çok önemsiyoruz“ diye konuştu.
hurriyet.com.tr

Samstag, 20. Oktober 2012

Kafro köyündeki Süryani mezarlığı bitişiğindeki arsada bulunan bir kadına ait kemikler kimsesizler mezarlığına gömüldü.

Arsada Bulunan Kemikler Kimsesizler Mezarlığına Gömüldü

Batman"ın Gercüş ilçesinde Süryani mezarlığı bitişiğindeki arsada bulunan bir kadına ait kemikler Gercüş Belediyesi tarafından kimsesizler mezarlığına gömüldü.
 
13 Ekim 2012 Cumartesi 10:28


Arsada Bulunan Kemikler Kimsesizler Mezarlığına Gömüldü

Gercüş ilçesi Arıca köyündeki Süryani Mezarlığı bitişiğindeki bir arsada 10 Haziran 2012 tarihinde kimliği tespit edilemeyen bir şahsa ait kemikler bulundu. Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan inceleme sonucunda kemiklerin yaklaşık 30 yıl ve daha önceki bir zamanda ölen bir kadına ait oldukları tespit edildi. Ölüm sebebinin belirlenemediği kadına ait kemikler cumhuriyet savcılığı tarafından kimsesizler mezarlığına gömülmek üzere tutanakla İlçe Belediyesi'ne teslim edildi. Belediye ekipleri, çuvalın içinde teslim aldığı ve bir kadına ait olduğu belirtilen kemikleri ilçe merkezinde bulunan Garipler Mezarlığı'na gömdü.
medya73.com

Süryani Lider Didim'deydi

22 Eylül 2012 Cumartesi 14:52

Süryani Lider Didim'deydi
İstanbul Kadim Kilisesi Süryani Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri Metropolit Filüksinos Yusuf Çetin Didim"i ziyaret etti. Ruhani Lider Çetin Belediye Başkanı Mümin Kamacı"yı ziyaret edip, Apollon Tapınağını gezdi.
İstanbul Kadim Kilisesi Süryani Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri Metropolit Filüksinos Yusuf Çetin Didim’i ziyaret etti. Ruhani Lider Çetin Belediye Başkanı Mümin Kamacı’yı ziyaret edip, Apollon Tapınağını gezdi.

İstanbul Kadim Kilisesi, İstanbul Ankara İzmir Süryani Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri ve Patrik vekili Metropolit Filüksinos Yusuf Çetin yanında Süryani cemaati emekli protokol lideri Cebrail Akyön ve cemaat mensubu İbrahim Elden ile birlikte Didim’i ziyaret etti. Ziyarette Ruhani Lider Çetin’i Didim Belediye Başkanı Mümin Kamacı ve Didim Kent Konseyi Başkanı Osman Ayyıldız karşılarken, Didim’de yaşayan Süryani vatandaşlarda ziyarete dahil oldu.

17. Didim Barış Şenliklerin “Dinler ve Medeniyetler Kardeşliği”ni konu almasını memnuniyetle karşıladıklarını belirten Süryani Lider, festival canlılığının İstanbul’a kadar ulaştığını belirterek Didim Belediye Başkanı Mümin Kamacı’yı tebrik etti. Didim Belediye Başkanı Mümin Kamacı ise Anadolu’nun inanç özgürlüne ev sahipliği yaptığını belirterek, “Anadolu yıllarca barışın beşiği oldu, bizde şenliklerde bunu hatırlatmak istedik” dedi.

“MÜSLÜMANLARLA YILLARCA İÇ İÇE BARIŞ VE KARDEŞLİK İÇİNDE YAŞIYORUZ”

Süryani Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri ve Patrik vekili Metropolit Filüksinos Yusuf Çetin, Ortadoğu’da ki savaş ortamına yönelik bir soruyu “Biz Süryaniler Ortadoğu’da Müslümanlarla yıllarca iç içe barış ve kardeşlik içinde yaşıyoruz. Bizim için insan kutsaldır. Soydaşını - ırkdaşını değil, insan kardeşini kendin gibi seveceksin. İnsanı sevmeyen Tanrı’yı sevemez. Tüm bu düşünceler içinde dünya barışı için dua ediyoruz” sözleri ile cevaplandırdı. Yeni Eğitim Sistemi ile ilgili ise “Umarım bu sistem hazırlanırken diğer dinlere mensup insanlarda düşünülerek yapılmıştır. Bu konuda hükümetimize güveniyoruz” şeklinde cevapladı.

Ruhani Lider, konuşmaların ardından Didim Apollon mabedini gezdi. Tapınağı ayrıntıları ile inceleyen Ruhani Lider Çetin, tapınağa hayranlığını ifade etti. Ziyaretin ardından Ruhani Lider Çetin Didim belediye Başkanı Mümin Kamacı’ya Süryaniliğin anlatıldığı bir kitap ile Süryani Cemaati tarafından 3 ayda çıkarılan bir derginin yeni sayısını hediye etti. Didim Belediye Başkanı Mümin Kamacı ise ziyaretin sonunda Süryani Lidere Didim’e ilişkin tanıtım görselleri ve Apollon Tapınağı’nın sütunlarının maketini hediye etti.
haberfx.net

Jandarma Genel Komutanlığı'ndan 'Süryani vatandaşlar' açıklaması

15/10/2012 16:59
Jandarma Genel Komutanlığı, Mardin'in İzbırak köyünden sorumlu karakol komutanının, Süryani vatandaşların müracaatlarını, terörü gerekçe göstererek yanıtsız bıraktığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını bildirdi.
Jandarma Genel Komutanlığı'ndan 'Süryani vatandaşlar' açıklaması
ANKARA - Jandarma Genel Komutanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, 13 Ekim tarihli bir gazetede, “İzbırak'ıp Giden Süryanilerin İşgal Çığlığı” başlığıyla yayımlanan haberde, “Mardin'in İzbırak köyüne dönen Süryanilerin yardım isteklerinin, karakol komutanı tarafından 'Terör var gelemem' denilerek yanıtsız bırakıldığı yönünde habere yer verildiği belirtildi.

İddianın incelendiği bildirilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“İzbırak köyü nüfusuna kayıtlı Süryani vatandaşların 3 Nisan 2012'de, İçişleri Bakanlığı'na verdikleri dilekçe ile arazilerinin işgal edildiği ve tehdit edildiklerini belirtmeleri üzerine, Midyat İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından gerekli adli tahkikat yapılmış ve 22 Mayıs 2012'de Midyat Cumhuriyet Başsavcılığı 'na gönderilmiştir.
Söz konusu Süryani vatandaşlardan birinin 25 Temmuz 2012 tarihinde, Midyat Cumhuriyet Başsavcılığı'na, can güvenliği gerekçesi ile vermiş olduğu dilekçesine istinaden, Midyat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 13 Eylül 2012'de kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.

Yine Süryani vatandaşlar adına 11 Eylül 2012'de, Midyat Cumhuriyet Başsavcılığı'na, kendilerine ait fıstıkların toplandığına dair şikayette bulunulması üzerine, Midyat İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından gerekli adli tahkikat yapılmış ve 03 Ekim 2012 tarihinde Midyat Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmiştir.”

Süryani vatandaşların müracaatlarına köyden sorumlu Anıtlı Jandarma Karakol Komutanı tarafından “Terör var gelemem” denilerek yanıt verilmediği iddiasının asılsız olduğu belirtilen açıklamada, müracaatlar üzerine gerekli işlemlerin yapılarak konunun ilgili makamlara iletildiği kaydedildi.

aa
radikal.com.tr

Dienstag, 16. Oktober 2012

In Berlin entsteht Trauerort für anatolische Völkermordopfer

"Ökumenische Gedenkstätte" auf dem Luisenkirchhof in Charlottenburg soll der 3,5 Millionen armenischen, aramäischen und griechischen Christen gedenken, die zwischen 1912 und 1922 von Ittihadisten und Kemalisten getötet wurden
 
16.10.2012
 
In Berlin fand am 13. Oktober die Weihefeier der künftigen "Ökumenischen Gedenkstätte" für die Opfer des Völkermords an Armeniern, Griechen und aramäischen Christen im damaligen Osmanischen Reich in den Jahren 1912-1922 statt. Die "Ökumenische Gedenkstätte" für die mehr als drei Millionen christlichen Opfer des Terrors zunächst der Jungtürken (Ittihadisten) und dann der Kemalisten wird auf dem evangelischen Luisenkirchhof III in Berlin-Charlottenburg errichtet werden. Bei der Feier am Samstag sprachen Amtsträger der armenisch-apostolischen, der syrisch-orthodoxen und der griechisch-orthodoxen Kirche Gebete.

Die künftige Gedenkstätte beruht auf dem Gestaltungsprinzip der "Einheit in der Vielfalt": In drei "Häuser" gegliedert, doch durch eine gemeinsame Gedenkinschrift vereint, wird sie unter anderem die Alphabete und religiösen Symbole der jeweiligen Volks- und Religionsgruppe enthalten. Darüber hinaus unterstreicht das Konzept, dass Armenier, Aramäer und Griechen in den letzten Jahren der osmanischen Herrschaft nicht nur millionenfach ihr Leben verloren haben, sondern auch ihre seit Jahrtausenden angestammte Heimat. Die verlorenen Herkunftsorte werden symbolisch ebenso in die Gedenkstätte einbezogen wie Sträucher und andere Pflanzen aus der Flora Armeniens, Kleinasiens und Nordmesopotamiens, die das Überleben und die Wiedergeburt verkörpern sollen. Vor der Gedenkstätte werden zwei Tafeln die Besucher über die geschichtlichen Hintergründe der Gedenkstätte informieren.

Die Fertigstellung der neuen Gedenkstätte wird bis zum 24. April 2015 angestrebt. Dieses Datum markiert den 100. Jahrestag jener Polizeiaktion gegen armenische Politiker, Wirtschaftstreibende und Intellektuelle in Konstantinopel, mit der 1915 die Vernichtung der Armenier eingeleitet wurde.

Der Vorsitzende der "Fördergemeinschaft für eine Ökumenische Gedenkstätte für Genozidopfer im Osmanischen Reich", Amill Gorgis, erinnerte daran, dass Anfang des 20. Jahrhunderts auf dem Staatsgebiet der heutigen Türkei mehr als fünf Millionen Christen lebten. Im Windschatten des Ersten Weltkriegs wurden mehr als drei Millionen armenische, aramäische und griechische Christen auf Anordnung der vom jungtürkischen "Komitee für Einheit und Fortschritt" (Ittihad ve Terakki) gestellten osmanischen Regierung vernichtet, bei Massakern, auf Todesmärschen und durch Zwangsarbeit.

Als in der zweiten Hälfte des 20. Jahrhunderts zunehmend Christen aus der Türkei sowie anderen Staaten des Nahen Ostens nach Deutschland gelangten, hätten sich unter diesen De-facto-Flüchtlingen viele Menschen befunden, die von Überlebenden des Genozids abstammen, so Gorgis. Sie alle habe das Bedürfnis geeint, an ihre ermordeten Vorfahren zu erinnern. Doch bisher hätten nicht nur in Berlin Orte gefehlt, an denen persönliche oder gemeinschaftliche Trauer möglich ist.

Nach einer wissenschaftlichen Konferenz zum Thema des Genozids im spätosmanischen Reich (Technische Universität Berlin, 2002) entstand das Organisationskomitee "Mit einer Stimme sprechen!", das 2008 die Initiative für einen ökumenischen Trauerort in der deutschen Hauptstadt ergriff. Dieses Vorhaben fand die Unterstützung der damaligen Bezirksbürgermeisterin von Charlottenburg-Wilmersdorf, Monika Thiemen, sowie der Gedenktafelkommission jenes Bezirks, der eng mit der armenisch-türkisch-deutschen Geschichte verbunden ist und in dem seit Jahrzehnten die beiden armenischen Gemeinden Berlins sowie eine der vier syrisch-orthodoxen Gemeinden der deutschen Hauptstadt ansässig sind. Durch die Vermittlung der Gedenktafelkommission des Bezirks wurde Kontakt zur Verwaltung des Luisenkirchhofs III hergestellt, die an prominenter Stelle - am Ende der Hauptachse des denkmalgeschützten Friedhofs - vier benachbarte historische Begräbnisstätten für einen Trauer- und Gedenkort zur dauerhaften Nutzung zur Verfügung stellte.

Von zusätzlicher Anziehungskraft ist dabei der Umstand, dass sich unweit das Grab eines Sohnes von Pfarrer Johannes Lepsius befindet. Lepsius, langjähriger Direktors der Deutschen Orient-Mission, ist durch seinen unermüdlichen Einsatz für die von Vernichtung bedrohten Armenier in die Geschichte eingegangen.

kathweb.at

Montag, 15. Oktober 2012

Süryani Metropoliti Griğoriyos Melki Ürek, Adıyaman Üniversitesi'ni ziyaret etti.



Metropolitten Üniversiteye Ziyaret

Adıyaman Süryani Cemaati Metropoliti Griğoriyos Melki Ürek, Adıyaman Üniversitesi'ni ziyaret etti.

13 Ekim 2012 Cumartesi 17:14
 
Metropolitten Üniversiteye ZiyaretMetropolitten Üniversiteye Ziyaret
Adıyaman Süryani Cemaati Metropoliti Griğoriyos Melki Ürek, Adıyaman Üniversitesi'ni ziyaret etti.
Adıyaman Süryani Cemaati Metropoliti Griğoriyos Melki Ürek, Adıyaman Üniversitesi'ni ziyaret etti.

Adıyaman Üniversitesi'ni ziyaret eden Adıyaman Süryani Cemaati Metropoliti Griğoriyos Melki Ürek ve beraberindeki Almanya Süryani Eğitim Grubu, Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Talha Gönüllü'ye nezaket ziyaretinde bulunarak, iyi niyet temennilerini iletti.

Rektörlük makamında gerçekleşen ziyarette Metropolit Ürek Rektör Gönüllü'ye, Adıyaman Üniversitesi'nin gelişmesinden dolayı memnun olduklarını, üniversitenin daha iyi yere geleceğine inandıklarını belirtti.

Ziyaret için teşekkür eden Gönüllü de, üniversitelerin farklılıkların korunduğu, hoşgörü sahibi bireylerin yetiştirildiği kurumlar olduğunu dile getirdi.

Metropolit Melki Ürek üniversite onur defterini de imzalarken, ziyaretten sonra Ürek ve beraberindekiler, üniversite kampüsünü gezerek fakülte ve idari birimler hakkında bilgi aldı.

medya73.com

Samstag, 13. Oktober 2012

'İzbırak'ıp giden Süryanilerin 'işgal' çığlığı

13/10/2012

Haber: MESUT HASAN BENLİ
Mardin'in İzbırak Köyü'ne geri dönen Süryaniler, mülklerinin işgal altında olduğunu, şiddet gördüklerini ve ölümle tehdit edildiklerini öne sürdü. İddiaya göre yardım istedikleri karakol komutanı "Terör var, gelemem" dedi.
'İzbırak'ıp giden Süryanilerin 'işgal' çığlığı
Avrupa ülkelerinden, yıllar önce terk ettikleri topraklarına dönen Süryaniler, karşılaştıkları sorunlara çözüm bekliyor.
Türkiye ’ye dönen Süryaniler, kendilerine ait arazilerin işgali ve tehdit şikâyetiyle savcılığa ve İnsan Hakları Derneği ’ne ( İHD ) başvurarak yardım istedi. Vatan olarak bildikleri topraklarında mağduriyetin en şiddetlisini yaşadıklarını vurgulayan Süryaniler, “Şimdi iş, şiddet, tehdit ve ölümle sonuçlanabilecek boyuta ulaştı” dedi.
Çatışmalar nedeniyle 1990’lı yıllarda köylerini boşaltan Süryaniler Türkiye’ye dönmeye başladı. Ancak göç ettikleri Avrupa ülkelerinden ata topraklarına dönen Süryanilerin vatan sevinci kursaklarında kaldı. Süryanilerin yaşadığı Mardin’in Midyat ilçesine bağlı İzbırak Köyü sakinleri topraklarının işgal edildiği ve işgalciler tarafından tehdit edildikleri iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunurken İHD’den de yardım istedi. İzbırak Köyü Derneği Yönetim Kurulu adına Mardin İnsan Hakları Derneği’ne yapılan başvuruda çarpıcı iddialarda bulunuldu. İsa Can imzasıyla yapılan başvuruda, yıllarca haksızlıklara maruz kalındığı belirtilerek “Ancak şimdi iş, şiddet, tehdit ve ölümle sonuçlanabilecek boyuta ulaştı” denildi.

Dönüşümüze engeller
 
Köylerinin bazı aileler tarafından işgal edildiğini ve köylerine dönüşün engellendiğini ileri süren Süryaniler, başvuru dilekçesinde şunları belirtti:
“Köye dönüşe bazı aileler tarafından engeller çıkartıldı. Aşiret nüfuzlarını ve din unsurunu da kullanarak köyümüze dönüşümüzü ve topraklarımıza sahip çıkmamızı engellediler. Bu aileler hâlâ köydeler ve mülklerimizden de kısmen faydalanmaktadırlar. Şu anda İzbırak’ta ailelerin evlerinin hiçbiri kendi evleri değildir. Oturdukları evlerin hepsi de köyden çıkartılan Süryanilere aittir.”
Süryaniler dilekçelerinde arazilerinin hâlâ işgalci olarak nitelendirilen aileler tarafından kullanıldığını da savundu: “2011 yılında da bizden habersiz olarak tarlalarımızın büyük bir bölümünü sürdüler. 2011 yılında bağların tümünü biz budadık, kazdık ve sürdük. Ancak harcadığımız bu kadar emeğe karşı ürünlerimiz zor kullanılarak işgalci aileler tarafından toplatıldı. Binlerce dönümlük bağlarımız çarçur edildi. Binlerce yıldır vatan olarak bildiğimiz kendi topraklarımızda mağduriyetin en şiddetlisine maruz kalıyoruz ve bu bizi istenmeyen insanlar olarak muamele gördüğümüz duygusuna götürüyor.”
Arazilerinin işgali ve ürünlerine el konulmasıyla ilgili karakol komutanına başvurdukları da anlatılan dilekçede, askeri yetkililerin “terörü gerekçe” göstererek, başvurularını sonuçsuz bıraktığı öne sürüldü. Dilekçede suçlanan iki kişinin de ismi verilerek şöyle denildi:
“Bu kişiler köylülerimize ait antep fıstığını zor kullanarak toplatmaya başlamış. Anıtlı Karakolu’nu haberdar ettik ve yapılan haksızlığı durdurmalarını istedik. Karakol komutanı terörden dolayı keşfe gelemeyeceğini söyledi. Bu hem umudumuzu kırdı hem de şikâyet etmenin bir yararı olmayacağını gösterdi...”
‘İşgalci’ ailelerin gençleri tarafından saldırıya uğradığını da öne süren İsa Acan, “Fiziki saldırıdan bir hafta sonra köylülerimize ait üzümleri zor kullanarak toplamaya başladılar. Köyümüz üzerinde ipotekleri varmış gibi emirlerine uymamız gerekiyor. Devletin vatandaşa karşı sorumluluğu bu mudur? Yoksa Süryaniler için özel kuralları mı var? Bizi yöneten devlet mi yoksa aşiretler mi” dedi.

Bilirkişide Müslüman şartı Başvuru dilekçesinde arazileri için açılan kadastro davalarının sürdüğü ve henüz bir sonuç alınamadığının altı da çizildi. Kadastro davaları için oluşturulan bilirkişi heyeti için iki Müslüman bulunma zorunluluğu konulduğu iddia edilen dilekçede “2005 yılında oluşturulan bilirkişi heyetine itiraz ettik. Daha sonra yeni bir bilirkişi heyeti oluşturuldu. Yeni heyette iki Müslüman yer almasını bizi şart koştular” ifadesi yer aldı.
radikal.com.tr

Dienstag, 9. Oktober 2012

EY YÖNETENLER, YÜREKLERE SINIR ÇİZEMEZSİNİZ…

7.10.2012

ZEYNEP TOZDUMAN

Sınırları çizenler bilsinler ki yüreklere asla sınır (Suriye-Türkiye) çizilemez.. ’Sizin sınırlarınıza da… Derken, birden yüreğimi derin bir sızı kapladı. Ararat (Ararat-Ermenistan) düştü yüreğime. Seslenecek akrabaları olmayanlar (olanların ne halde olduğunu söylemeye bile gerek yok) sizin düşmanlığınıza da…’ diye avaz avaz bağırmak geliyor gecenin yırtan karanlığında.

Bir de susarak özleyenler var uzak diyarlarda; görmeyeceğini bile bile. Özleyenler..
Gurbetlik, hasretliklere hüküm giyen bir mahpusluktur. Hem toprağına özlem, hem sevdiklerine. Belki de bir daha hiç ama hiç göremeyeceği bir düştür; yaralı çocukluk ülkesi… Bu yüzden özlem koydum bu kadim toprakların adını.

Bir zamanlar Beth Nahrin (iki nehir arası ) dedikleri hüzün yüklü topraklarda, sek sek oynayarak, hayatın basamaklarını değilse de, ömürlerinin basamaklarını azalttığı yerlerde, şimdi bir yabancı olmak... Köklerinden acımasızca koparılmak… Düşmek bir tohum gibi çatlayan toprağa.

Ah! Öksüz ve yetim kalmış bir ülkenin çocukları, şimdi hangi kayıp adreslerde arayayım ben sizi. Hangi koyaklara bakayım. Nerelerdesiniz, yüreğimin safran çiçekleri… Siz yüreğime düşeli beri, secde eder bütün türküler; yüreğimin ikliminde yanık yanık… Belki de bu yüzdendir, zulme ve haksızlığa uğrayan halkların ezgilerinin hüzünlü oluşları.

Gözlerinin buğusunda sağanak olup, yağmak ansızın bir yüreğe… Kanla / gözyaşıyla suladıkları toprakları. Hazana döndürdüler o kadim toprakları yüzyıllardır hazana. Ölenler / yitip gidenler vuruşarak ölmediler.
Adil olmayan bir kavgada,
Bazen bir kılıç oldu cellatları,
Bazen uzun namlulu bir tüfek,
Bazen darağaçlarında yağlı bir urgan,
Bazen de ateşte semaha döndüler ırzlarına.

Tüm bunlar ferman adı altında yapıldı. Can bildiği, somununu paylaştığı, sevdalandığı komşusu tarafından. Yerin dibine batası fermanları yüzünden, ülkemde çiçekler açmaz oldu nicedir. Kimdi bu yüreğimizden koparılan çiçekler? Kimdi. Onları hepiniz tanırsınız. Binlerce yıldır yan yana yaşadığımız, bazen bir Ermeni, bazen bir Süryani, bazen bir Rum, bazen bir Alevi, bazen bir Ezidi’ idiler… Son otuz yıldır da akşam kahvaltısı olan Kürt’ler. Ama illa ki Süryaniler… Sessiz çığlıklarım acıyla haykırıyor şimdi, Amed’de, Mardin’de, Van’da, Dersim’de, Hakkâri’de, Uludere’de.

Turabdin’e (süryani mitolojisine göre Mardin’den İdil-Cizre’ye kadar olan bölgenin adı ) her gittiğimde sesim kayboluyor, İz tuzla (Bagog )Dağlarında… Ağaçlar, güneş, kuşlar küsmüş, en kötüsü de ’sadık yarimiz’toprak küsmüş yaşanılası tüm sevdalara yüzyıllardır… Çiçeğe durmak istiyorum Turabdin’nin gelinleriyle renk, renk kuşanıp. Baharı, yeniden yaşatmak için bu toprağın çocuklarına, yüzyıllardır giydikleri dikenli tacı çıkarıp. Bir halkı taç yapıyorum şimdi başıma… Vicdan yarası bu. Başka türlü arınmıyor. Darağacında sallanıyor büyük insanlık bu ülkede. Yine de yana yana yürüyoruz dikenlerin üstünde hep birlikte. Ne güzeldir sevdalanmak, sevmek bir halkı. Aşk ile sevmek ötekini. Acılara gülümseyerek, çoğaltan bir güçle, sesimize ses katarak arşınlamak istiyorum ülkenin dört bir yanını doludizgin.

Bu mazlum ve masum halkların tek suçu, bu ülkede öteki olmak/ötekileştirilmekse… Beni de gömün o kutsal diye diye, katlettiğiniz lanetli topraklarınıza… Ama biliniz ki, hiç bir toprak daha kutsal değildir insandan. Haydi! Vakti gelmiştir. İçerde ve dışarıda savaşa karşı, insana yürüyelim bu gün. Barış adına atalım adımlarımızı. Bu gün, günlerden ’barış’ olsun. Gelin hep birlikte ’barış yağmurlarıyla’ ıslanalım. Barış koksun bir kez bu kadim topraklar…

Bu coğrafyanın kadim halklarını birbirine düşman eden / yok eden faşizm, bir gün kendi kanında boğulacak. Hiç bir sistem, hiç bir ideoloji, hiçbir din daha önemli değildir İnsandan çünkü. Ne ülkemde haksızlığa ve zulme uğrayan, ne de dünyanın hiç bilmediğim bir yerindeki, ezilen/katliama/soykırıma uğrayan halklara olan sevdamızı engelleyemeyecek. Çünkü, biz yaşamayı ve halkları koşulsuz sevdik.

Samstag, 6. Oktober 2012

Patriarch of Antioch thanks Kuwait leaders

p5c1 Patriarch of Antioch thanks Kuwait leaders
KUWAIT: Patriarch of Antioch Ignatius Zakka I Iwas, delivers the inaugural speech.

2012/09/29

KUWAIT: Ignatius Zakka I Iwas, the Patriarch of Antioch and All the East and the Supreme Head of the Universal Syrian Orthodox Church, on Friday inaugurated the 40th anniversary celebration of the establishment of St George Universal Syrian Orthodox Church Kuwait.

The patriarch arrived in Kuwait on Thursday accompanied by bishops and an Apostolic delegation from Lebanon. A host of dignitaries, guests and parishioners attended the grand and solemn public meeting held at the Ramada Hotel Riggae. “I extend my gratitude to all the rulers of the State of Kuwait who have supported us and given us the freedom of worship in the state,” the Patriarch said in his inaugural address. He said the church will continue its humanitarian charities to the deprived.

“Her Highness Sheikha Fariha Al- Ahmed Al-Jaber Al-Sabah’s presence on this auspicious day is remembered as a grand recognition to the church,” he added in his speech. Catholicose Aboon Mor Baselios Thomas I, in his presidential address, announced new projects of medical aid, housing aid and educational assistance, being initiated by the parish. “MBYA has undertaken humanitarian and social service schemes and as part of it, it has implemented a social service program under the name of St Basil Housing Project to build and donate houses to needy persons in one of the dioceses each year.”

The project was inaugurated by Anoop Jacob, Kerala Minister for Food and Civil supplies, Consumer Protection and Registration. Later, Sheikha Fariha Al-Sabah released the anniversary souvenir. Fr Amanuel Ghareb, the NECK chairman, was decorated by the Patriarch on the occasion. The occasion also marked the 32nd year of the enthronement of Ignatius Zakka I Iwas, the Patriarch of Antioch and the All the East, and Baselios Thomas I, the Catholicose and the head of the Malankara Jacobite Syrian Orthodox Church. Mor Theophilus George Saliba released the directory while Mor Gregorios Joseph, Secretary of the Holy Synod, delivered a felicitation speech on 32nd year of the enthronement of the Patriarch of the Antioch.

Minister Anoop Jacob was also decorated with the highest title of the church ‘Commander’ by the Patriarch. Mor Chrysostomos Michael Shamoun, patriarchal vicar of the Patriarchal Institutions in Lebanon, Kerala’s Minister of Excise K Babu, Apostolic Nuncio to Kuwait Archbishop Peter Rajic, Indian Ambassador Satish C Mehta, Lebanese Ambassador Dr Bassam Al-Nomani, Iraq Ambassador Mohammed Bahr Al-Uloom, Armenian Ambassador Fadey Charchoglyan and Bishop of the Armenian Orthodox Church Shahe Panesian were among the dignitaries who addressed the anniversary celebration. St George Universal Syrian Orthodox Church, Kuwait was established 40 years ago.

From its beginning with just 13 Malayalee Jacobite families owing allegiance to the Patriarch of Antioch as members, the parish today has grown to the strength of more than 650 families with around 2,500 members. It is one of the largest parishes in the Gulf region. The church was elevated to ‘Reesh’ church later.

By Sajeev K Peter, Staff Writer
news.kuwaittimes.net

Donnerstag, 4. Oktober 2012

Süryani Metropoliti, Kaymakam Bingöl’ü ziyaret etti

Süryani Mor Gabriel (Deyrulumur) Manastırı Metropoliti Metropoliti Samuel Aktaş, Mardin'in Midyat ilçesi Kaymakamı Oğuzhan Bingöl’ü makamında ziyaret etti

03 Ekim 2012 Çarşamba, 14:42
 

MARDİN (CİHAN)- Süryani Mor Gabriel (Deyrulumur) Manastırı Metropoliti Metropoliti Samuel Aktaş, Mardin'in Midyat ilçesi Kaymakamı Oğuzhan Bingöl'ü makamında ziyaret etti. Bingöl, diller ve dinler kentindeki renkliliği önemsediğini belirtti.
Metropolit Samuel Aktaş ve beraberindeki heyet, Kaymakam Oğuzhan Bingöl'e nezaket ziyareti gerçekleştirdi. Aktaş'a Süryani Kiliseler Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Anto Nuay, Yusuf Türker ve Kuryakus Ergün eşlik etti.
Ziyaretten dolayı memnuniyetini dile getiren Kaymakam Oğzuhan Bingöl, dinlerin kesişme noktasında, farklılıkların büyük zenginlik olduğu kentte herkesi önemsediğini vurguladı.
Kaymakam Bingöl'ü samimi ve içten gördüklerini belirten heyet, Kaymakam'ın bölgede çalıştığından dolayı ilçeyi de tanıdıklarını ve görevinde 'başarılar dilemek' için ziyaret gerçekleştirdiklerini kaydettiler.
stargundem.com

Mittwoch, 3. Oktober 2012

Syriacs form group in Swiss to make their voices heard

ISTANBUL - Hürriyet Daily News

Syriac Orthodox community prays at the Orthodox monastery in Mardin in this file photo. AFP photo
Syriac Orthodox community prays at the Orthodox monastery in Mardin in this file photo. AFP photo
 
Vercihan Ziflioğlu

Twelve Syriac-origin lawmakers in the Swiss Parliament have come together to establish a group that aims to make the voice of Syriacs heard.

The group, named “Schweiz Suryoye” (Switzerland Syriacs) will aim to bring the problems of the Syriacs in Turkey and the Middle East to the agenda, Rima Tüzün, the head of foreign affairs at the Brussels-based European Syriac Union told the Hürriyet Daily News. “The main objective of the group is to distribute information about the cultural, communal and social situation of the Syriacs in their native countries [Turkey, Syria, Iraq, Iran and Lebanon],” said Tüzün. “This is the first time MPs have come together politically in a group for our people and therefore this group is a historic step for us,” said Tüzün. “The Syriacs are not yet united and do not have a powerful voice ... The Syriacs have a chance to regain their rights,” he added.
 
October/03/2012
hurriyetdailynews.com

Dienstag, 2. Oktober 2012

Sorge um die Christen in Syrien wächst weiter

27.09.2012

Gläubige geraten zwischen die Fronten des Bürgerkriegs
Der Vorsitzende der CDU/CSU-Bundestagsfraktion Volker Kauder hat sich durch den Vorstand der syrisch-orthodoxen Kirche in Deutschland und die Föderation der Aramäer in Deutschland über die Not der christlichen Gemeinden in Syrien unterrichten lassen. Dazu erklärt Volker Kauder:
„Die Situation der Christen in Syrien bereitet uns immer größere Sorgen. Wir appellieren an die Bürgerkriegsparteien, Übergriffe auf die christliche Minderheit zu unterlassen oder einzustellen.
Die christliche Minderheit in Syrien, die mit etwa zwei Millionen Personen ungefähr ein Zehntel der Bevölkerung stellt, gerät nach den uns vorliegenden Informationen immer stärker zwischen die Fronten des syrischen Bürgerkrieges. Noch ist nicht absehbar, ob die Übergriffe auf diese Minderheit, die sich in der immer stärker religiös aufgeladenen Auseinandersetzung neutral zu verhalten versucht, bereits systematische Züge annehmen. Zunehmend liegen jedoch Berichte über gezielte Angriffe auf Christen und christliche Einrichtungen vor.
Viele Christen versuchen daher das Land zu verlassen, und vertrauen sich Schlepperbanden an. Es gibt zahlreiche gestrandete christliche Syrer in türkischen, libanesischen und griechischen Städten.
Wir erinnern uns an das Martyrium der Christen im Irak, die ihr Land in der Mehrzahl verlassen haben. Dieser Exodus darf sich in Syrien nicht wiederholen. Europa muss seine Verantwortung für die orientalische Christenheit stärker wahrnehmen.“

Hintergrund:
Volker Kauder wollte sich am Donnerstag ursprünglich aus erster Hand durch den syrisch-orthodoxen Erzbischofs von Aleppo, Mor Gregorius Yohanna Ibrahim über die Lage der Christen informieren lassen. Allerdings war der Aufenthaltsort des Erzbischofs tagelang nicht mehr zu bestimmen. Erst am Tag seines geplanten Besuches in der CDU/CSU-Bundestagsfraktion konnte die Föderation der Aramäer in Deutschland den Kontakt herstellen: Erzbischof Ibrahim kann Aleppo nicht mehr verlassen und berichtete telefonisch über Kämpfe und Detonationen.
Der Fraktionsvorsitzende nutzte das Gespräch mit dem Haupt der syrisch-orthodoxen Kirche in Deutschland, Bischof Mor Julius Hanna Aydin und Vertretern der aramäischen Gemeinde in Deutschland, um nachzufragen, wie Menschen in Deutschland zur Linderung der Not vor Ort beitragen können. Angesichts des kommenden Winters kommt der Verbesserung der humanitären Hilfe eine große Bedeutung zu.“

cducsu.de