19.3.2013
ZEYNEP TOZDUMAN
Baş
müzakereci Egemen Bağış’ın Ocak 2013’te İsveç’e yaptığı geziden sonra
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Mart ayında üç gün süren gezisiyle
birlikte gözler yine Süryani halkına çevrildi. Türkiye’nin etkili ve
yetkili ağızları Süryanilere bir yandan siz ‘’azınlık’ ’değilsiniz
diyor, diğer yandan ‘’azınlık’ ’malları ile ilgili çıkarttıkları yasa
tasarısını öve öve bitiremiyorlar... Bu ne yaman çelişki böyle !…
1915
büyük Süryani kıyımından sonra Süryaniler, 1924 Lozan antlaşmasıyla,
Azınlık olarak tanımlanmasına rağmen, ’azınlık ’haklarından
yararlandırılmayan tek halktır. Süryaniler azınlık olarak görülmediği
gibi, Kürtler için 1925’te çıkartılan Şark Islahat Planı’ndan, 1928’de
kabul edilen Latin harflerinin kabulü ve 1934 yılında ‘’Vatandaş Türkçe
konuş ’ ’kampanyalarında en çok vurulan halk olmuştur. Cumhuriyetin
kuruluşuna değin okulları olan, kiliselerinde(medreselerinde)
‘’Süryanice eğitim verilen ’’ Süryani kurum ve kuruluşlara yasak
getirilerek bu kez de kültürel soykırımı dediğimiz Beyaz Soykırımla
zorla tek tipleştirme süreci başlamıştır. Beyaz soykırım, günümüze değin
devam etmektedir.
Sayıları bu gün
anayurdu olan Turabdin’de üç bin, Türkiye geneli on sekiz bin kalan
Süryaniler yaşadıkları baskıların yanı sıra ekonomik, siyasi,
psikolojik, sosyolojik nedenlerden ötürü ata topraklarını birer birer
terk etmişlerdir. Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyaret ettiği İsveç’i neredeyse
ikinci vatanları olmuştur..9 milyon nüfusu olan İsveç’te yüz elli bin
Süryani yaşamaktadır. İsveç parlamentosu dahil belediyelerinde ve
valiliklerinde Türkiye’den çok daha fazla Süryani İsveç’te söz
sahibidir. Bizde ise doksan üç yıllık cumhuriyette ilk kez bir Süryani
milletvekili (Erol Dora) meclise girebilmiştir. Sayın devlet
yetkilileri, madem bizim Anayasamızda herkes eşittir. Neden Süryanileri,
Ermenileri, Rumları parlamentoda ya da kamu kuruluşları dediğimiz
Ordu’da general v.s, Yargıda hâkim ve savcı, Emniyet teşkilatında
emniyet genel müdürü, son kırk yıldır da belediyelerde belediye başkanı
olarak göremiyoruz?. İsveç’te ‘’Türkçe ‘’ eğitim isteyen TC, neden
kendi ülkesinde Kürtlere ve azınlıklara anadilde eğitim hakkını 1924
anayasasıyla günümüze değin yasak kılmıştır?.
Parlamentoda
büyük bir çoğunluğa sahip AKP Hükümeti iktidara geldiğinden, günümüze
değin sürekli barıştan, açılımdan, insan haklarından bahsediyor. Fakat
uygulamaya gelince neden bu güne değin bu ülkenin kadim halklarına,
başta en temel insan hakkı olan ana dilde eğitim hakkı olmak üzere, eşit
yurttaşlık hakkını, inanç ve düşünce özgürlüğünü hayata geçirmiyorlar?
İşine geldi mi Süryanileri azınlık olarak görüyor. İşine gelmedi mi
Anadillerini yasak ederek zorla Türkçe eğitim vereceksin. Geçtiğimiz
süreçte çıkarılan vakıf mallarıyla ilgili bir genelgeye, 1936
Beyannamesi’ni Demokles’in kılıcı gibi gösterip işlevsiz hale
getireceksin. 1942-1944 Varlık Vergisi’yle sermayelerini elinden alıp,
sermayeyi Türkleştireceksin, askerde amele taburu olarak kullanacaksın.
Sürekli bölgede Hristiyan olduğu için ötekileştirileceksin. Milli Eğitim
ders kitaplarında Ermeni ve Rum halklarının yanı sıra Süryanileri ırkçı
ve nefret söylemleri içeresinde körpecik beyinlere kötüleyeceksin.
Televizyon dizilerinde Süryani halkının kadınlarını ve papazlarını
namussuz olarak sergileteceksin. Ve hala Süryani halkından özür
dilemeyeceksin. Süryaniler, işte ancak böylesi durumlarda ‘’azınlık’’
olarak görülürler. Fakat en temel insan hakkı olan ana dilde eğitim
hakkı gibi haklarını ise görmezlikten geleceksin. İşte ileri demokrasi,
işte büyük Türkiye !!!
TC ‘nin 1915’den bu güne
değin (Ermeni, Süryani, Pontus Rum, Ezidi, Kızılbaş Aleviler, Kürtler)
kırım yaşamış halklar ve inançlardan özür dilemediği sürece bu acılar
devam edecektir.
İslami kurum ve
kuruluşlara, camilere imam vs. atayıp maaşlarını Türkiye halklarının
sırtından ödeyen TC, bu devlete vergi veren bireyler olan Süryanilerin
ruhani liderlerine neden o zaman maaş bağlamıyor?. Madem kanun önünde
herkes eşittir diyorsunuz ey yöneticiler, Süryaniler bu ülkenin yurttaşı
değil mi?. Bu bir çifte standarttır.
İsveç
Parlamentosu’nun Süryani milletvekili Yılmaz Kerimo, Cumhurbaşkanı
Gül’e, Mardin'deki Mor Gabriel Manastırı'nın işgal altında olduğunu,
bazı kiliselerin ve Ayasofya’nın camiye çevrildiğini ifade ederek, Asuri
ve Süryanilerin azınlık olarak kabul edilmediklerini hiçbir haktan
faydalanamadıkları için okullarında dillerini öğretemediklerini
söyleyince Gül’ün verdiği cevap bir hayli ilginçti. ’’Geçmişte
sıkıntılarınız olduğu doğrudur, ama Mor Gabriel manastırı ibadete
açıktır.1924 Lozan Antlaşması’nda ‘’gönüllü’ olarak azınlık olmaktan
vazgeçtiniz’ ’söylemini dikkatlice inceleyelim.
Madem
geçmişte sıkıntılar var, bunu da deklare ediyorsunuz zaten, siz
iktidarsınız bu sıkıntıları hemen giderecek potansiyele sahipsiniz bu
bir. Madem Süryaniler Lozan’da azınlık haklarından gönüllü vazgeçmişler,
yapılan protestolar ve eylemler gösteriyor ki şimdi gönüllü olarak
azınlık ve eşit yurttaşlık haklarından yararlanmak istiyorlar bu iki.
Üçüncüsü ise Mor Gabriel Manastırı ibadete açık diyorsunuz. Bir
kapatmadığınız kaldı zaten. Kapatın Mor Gabriel manastırını olsun bitsin
bu iş. AKP’de dünün Milli Eğitim Bakanı, bu günün Kültür Bakanı olan
Ömer Çelik’te bir yandan Süryanilere dönün çağrısı yapıyor. Sorarlar
adama siz Milli Eğitim Bakanı iken bir dizi imza kampanyaları
yapıldığında neden ders kitaplarından Süryanileri aşağılayıcı ifadeleri
kaldırmadınız?.
Süryani Halkı yasal güvence
olmadan ne ‘’azınlık ‘’haklarından ne de eşit yurttaşlık hakkından asla
yararlanamaz. Genelgelerle yapılan kısmi iyileştirmeler Süryani halkının
sorunlarını çözmediği gibi bir dizi sorunları da beraberinde
getirecektir.
Hepimizin bildiği üzere,
ülke olarak önümüzde yeni bir Anayasa yapım süreci duruyor. Bu barış ve
çözüm süreci Kürt halkıyla birlikte başta Süryani ve bütün kadim
halkları kapsayacak şekilde olmasını bekliyor ve bütün kimliklerin
ayırımsız bir şekilde yeni anayasada yer alması umudunu taşıyorum. Kürt
sorunun çözümüyle birlikte Ermeni-Süryani-Rum ve Alevilerin sorunları
çözülmediği sürece bu barış sözde barıştan öte gidemez.
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen