14.6.2014
Yine Orta doğu yine Kan, yine
gözyaşı... 9 Haziran 2014'den bu güne dek Ortadoğu’yu Kan gölüne çeviren,
Radikal İslami terör örgütleri Suriye'de, Musul'da, Humus'ta, Ninova'da,
Bağdat'da kan dökmeye devam ediyor.
Pazartesi'nden,
Cuma’ya Kadar Dört günde kaderi değişen Irak’ın mazlum ve kadim halkları
gözlerimizin önünde acımasızca bir bir katlediliyor ve mabetleri bombalanıyor… Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü,
dünyanın gözü önünde Musul’u ve iki kenti ele geçiriyor ama insanlık büyük bir
sessizlik ve gaflet içersinde. Irak’ta değişen dengeler yüzünden dört gün
içersinde üç devlet kuruluyor... Irak'ta neler oluyor?
Musul'un
düşmesi ile birlikte Irak haritası da değişti artık.
Dile
kolay ! Dört günde 500 bin insan göç yollarına düştü. İŞİD'in katliamından en
çok etkilenen etnik ve dini kesimler;
Süryaniler, Ermeniler, Şiiler, Şebekler ,Ezidiler, Kürtler ve Tükmenler'dir. Kısacası, Arap ve sünni olmayan her kesim
İŞİD'in katliamlarından payını almıştır.
Musul ve özellikle
Ninova Süryani tarihi açısından çok önemlidir. Bir zamanlar Babil ülkesi ve
Asur imparatorluğunun da kalesi olan bu şehir, tarihsel süreçte de birçok
katliamlara ve yangınlara neden ola ola neredeyse anayurtlarında yok olmak
üzere.
Acının ve gözyaşının ülkesi olan
Ninova, yaklaşık 2500 yıldır bu acılar yüzünden varlık ve yokluk arasında
mücadele ediyor. Keldani / Süryanilerin yoğun yaşadığı Ninova; antik çağdan günümüze değin Süryani tarihi ve
kültürüyle yoğrulmuştur. Yakın tarihte 2003'de Saddam döneminde de Irak'ta
yaşayan Süryaniler, yaşanan savaştan ötürü anayurtlarından yine göç etmek
zorunda kalmışlardı. 2003 yıllarında Suriye’de 1 milyon, Irak'ta 1,5 milyon
nüfusa sahip Süryani halkının bu günkü nüfusu, yaşanan savaşlar ve katliamlar
yüzünden her iki ülkede de dört yüz binlere düşmüştür. Varın siz düşünün
yaşatılan acılardan Süryani halkının demografik yapısının Radikal İslami terör
örgütleri yüzünden ne hale geldiğini...
Musul'a yakın Bartelle, Bağdede,
Karemleş ve Bartelle'de ve Ninova
ovasının çoğunluğunu Süryaniler
oluşturmaktadır. İŞİD'in Musul'dan başlayarak, Bağdat'a doğru ilerlemesiyle can
derdine düşen Süryani halkı ve diğer Hıristiyan halklar öncelikle bölgede
bulunan manastır, kilise ve okullara sığınmışlar, bazıları da Duhok bölgesine
sığınmak üzere yalınayak, kendilerine ait hiçbir şeyden alamadan göç yollarına
düşmüştür. Süryani, Ermeni, Şii,
Türkmen, Ezidi ve Kürt 'ler başta olmak üzere halkın neredeyse %90'ı bilinmeyen
bir yolculuğa doğru göçe çıkmıştır.
Bölgede tarihi ve kültürel öneme sahip Mor
Matay manastırının yanısıra Mor Behnam, Mor Elias ve Raban Hurmuz manastırları
şimdi İŞİD militanları tarafından tedhit altındadır. Gelen haberler arasında
Mor Behnam manastırı İŞİD’in eline geçtiği ve diğer manastırların ve
kiliselerin tahrip edildiği yolundaki bilgilerdir. 1915 soykırımında soyu
kırılan Süryani halkı, Ermeniler ve Rumlar gibi bir devlet olamadığı için orta
doğu ve Mezopotamya coğrafyasında, her katliamda vurula vurula neredeyse ana
vatanlarında tamamen yok olmaktadırlar. Ey büyük insanlık! Bu gün Musul ve
Ninova ağlıyor evlatlarının gidişlerine görüyor musun?
Ermenilere
gelince; Musul'daki Ermeni Aiz Ejmiatsin kilisesinin İŞİD militanlarının hedefi
olduğu ve bombalanması üzerine Musul'da yaşayan 65 Ermeni aile başka şehirlere
sığınırken, ülkenin Hırıstiyan nüfusunun yarısını oluşturan Bağdat'ta şu an
itibarıyla tehlike altında. Irak'ın Bağdat, Basra, Kerkük ve Musul şehirlerinde
yaklaşık 16 bin Ermeni yaşamaktadır. İŞİD için Arap ve Sünni olmayan herkesin
özellikle Hıristiyanların katli vaciptir. Bu topraklarda Ermenilere bitmeyen
bir düşmanlık nereden gelir diye bir gün bu halkların köklerine inip sosyolojik bir
araştırma mutlaka yapılmalıdır. Bir zamanlar ana yurtları Batı Ermenistan olmak
üzere, Orta doğu’da vurula vurula bitirilemeyen kadim Ermeni halkı Irak’ta da
acı yolculuğa çıkan halklar arasındaki yerini almıştır.
Şiilere gelince; Irak'ta etnik guruplar ve sünni olmayan
Şiilerde bu katliamdan payına düşeni yaşıyor elbette. Irak'ın en etkili Şii
Liderlerinden Ayetullah Sistani halka, ''Silahlarınızı alın ve İŞİD'e karşı
ülkenizi savunun'' çağrısı yaptı. Mezopotamya ve Ortadoğu coğrafyasında en az
kadim Hırıstiyan halklar kadar katliam
yaşayan Aleviler ( Irak'ta Şiiler )'de şimdi göç yollarında.
Kürtlere gelince; İŞİD'in
bu saldırı ve işgallerine karşı direnebilen tek halk, Kürt'lerdir. Irak'da Kürt Peşmergeler ve Suriye'den YPG güçlerinin de desteği
ile Kerkük bölgesi İŞİD'in elinden
alınarak Peşmergelerin eline geçmiştir. Kerkük'ü İŞİD'in elinden alan
Peşmergeler, İŞİD'i bölgede durdurabilecek tek güçtür aynı zamanda. Ayrıca,
YPG'nin bölgede İŞİD'e karşı olan, ondan zarar gören etnik grup ve
inançlara ( Süryani, Şii, Türkmen ve
Ermeni, Ezidi ) ve de halklara
karşı ''gelin hep birlikte direnelim',
çağrısı ise yaşanan kaos ve savaş ikliminde çok anlamlıydı. Kürtler bölgede hem
demografik güç olarak, hem askeri bir güç olarak İŞİD'le mücadele edecek tek
aktör olarak rolünü bu aşamada en iyi oynamak zorundadır. Kürt yönetim
bölgesine sığınan, bir arada ve kardeşçe yaşamak isteyen bu kadim halklara ve
inançlara tam bir güvence verilmediği sürece de bitimsiz acılar devam
edecektir.
Ortadoğu’nun ve Mezopotamya’nın en kadim Hıristiyan halkları,
Şiiler ve Ezidiler inançlarının doğup geliştiği anayurdunda, 1400 yıldır
sürekli acılar yaşamışlar ve yaşamaya devam etmektedirler. Oysaki
Hıristiyanlar, ellerini kılıç kuşanmak için değil dua etmek için kullanırlar.
İskenderiyeli Athannasius (İ.S. 293-373) .
Bu Dört
günlük süreçte bilanço, kesin rakamlar olmamakla beraber 1700 Şii asker idam edildi, 2500 Sünni asker
ise affedildi. İŞİD'in Irak'ta esir aldığı 4 bin 500 askerin
yer aldığı görüntüler dün itibarıyla
sosyal medyaya düştü. Irak
yönetiminin elinde kala kala, bir tek
ülkenin kalbi sayılabilecek Bağdat kaldı. IŞİD,
bu gün itibarıyla da Saadiye ve Celavla
kentlerini ele geçirerek Bağdat’a doğru
ilerliyor. Bağdat'da her an düşmek üzere. Kürtler
ise Kerkük başta olmak üzere 'tartışmalı' tüm bölgeleri ele geçirmiş
durumdalar. Son durum itibarıyla en büyük toprak parçası i IŞİD'e ait.
İŞİD'in
Musul'u ele geçirmesi karşısında direnmeyen Irak hükümeti ile ilgili akla şu
sorular geliyor. Irak devlet başkanı Nuri El Maliki'ye bağlı askerler neden
direnmeden şehri hemen boşalttılar? Irak hükümetine bağlı polis ve askerler
sokakta olmadığı gibi anında İŞİD Militanları tarafından işgal edilen
bölgelerde, çarçabuk yeni yönetimin (şeriat ) kuralları nasıl hayat buluyor? .
Üç
yıl evvel Türkiye'ye gelen, ABD. Dışişleri bakanı Condoleezza RC'nin 2011
yılında, BOP projesi ile Türkiye dâhil Ortadoğu'da 22 ülkenin sınırları
değişecek sözünden hemen sonra Suriye'de tetiğe basılmıştır. Bu gün belki de
Maliki hükümetinin İŞİD'e karşı direnmemesinin ardında yatan gerçekte budur.
Orta
doğu’da sınırlar yeniden çiziliyor... Evet, sınırlar insan kanı üzerine
çiziliyor. ABD patentli, Türkiye'nin, Suidi Arabistan ve Katar’ın büyük rol
üstlendiği bu sınırlar, petrol yatakları ve yer altı zenginliklerine sahip
olmak isteyen Emperyalistler yüzünden özellikle Hıristiyan, Ezidi ve Şiilerin yok edilmesi üzerine çiziliyor.
BOP
projesi özünde Kadim Hırıstiyanları, Alevileri, Ezidileri Orta doğu'dan
arındırma projesidir''. Suriye'de ve Irak'ta yaşananlara karşı üç maymunu oynayan
ikiyüzlü Avrupa, bu kadar kan dökülürken seyirci kalmakta ısrar
etmektedir. Avrupa ve ezilen halklar, insanlık
sustuğu için bu gün Musul ve Ninova düşüyor. Aşağıdaki fetva BOP projesi ile
ilgili düşüncemi doğrular nitelikte olduğu için sizlerle paylaşmak istiyorum.
İŞİD
örgütü'nün üyelerine gönderdiği bildirilerde: Şeriat mahkemesinin çıkardığı
karar çerçevesinde Heseke ve çevresinde Kürt ve Hıristiyanların bölgeden
çıkarılması, mal ve mülklerine el konulması, erkeklerin kafalarının kesilmesi
ve kadınlarına el konulup cariye olarak alınması, yönünde fetvalar
vermektedir''
Suriye'de
başarısız olan Türkiye ise Irak'da
rolünü daha iyi oynamak için çok önceden
Diyanetin Suriye adına Camilerden
topladığı yardım paraları ile İŞİD'i belkide bu yüzden beslemiştir. İŞİD'in Musul'da Türk konsolosluğunu ele
geçirip, çalışanlarını rehin alınması olayı ise Türkiye'nin Radikal islamcı EL Kaide örgütünü, terör örgütü olarak açıklamaması yönünde bir
ültimatom da olabilir. İŞİD içersinde
3000'e yakın Türk'ün olduğunu ve
Türkiye'nin her türlü maddi desteği verdiğini
sosyal medya aracılığı ile hepimiz biliyoruz...İŞİD içersinde yüzlerce
Türk komutanları mevcut iken Musul'da Türk Konsolosluğunu ele geçirmek, Türkiye'ye bir çeşit uyarı da olabilir. Bir çeşit oyun içinde oyunda
oynanıyor olabilir.
70'lerde
yeşil kuşak diye tabir edilen 90'larda BOP projesi adıyla devam eden Orta doğudaki sınırların değişimi , dökülen kanlar
hep emperyallerin doymak bilmez hırsları yüzündendir.
ABD
tarafından Orta doğu’daki Senaryo, çoktan yazılmış, son üç yıldır da hayata
geçirilmeye çalışılıyor. Olan hep mazlum halklara oluyor.
Yer
altı Petrol zenginliğine sahip bu topraklar, binlerce yıldır insan kanıyla
sulanıyor. Dökülen kanlardan barış nasıl çıkar henüz hiç birimiz bilmiyoruz,
hep birlikte yaşayacak ve göreceğiz. Bilinen o ki, şu anda Suriye'de ve Irak’ta
kana dayalı bir tarih yazılıyor. Yazılan belki de Ninova'nın son tarihidir kim
bilir? Ve insanlık tarihi bir gün gelecek bunca kadim halkı yerinden, yurdundan
eden zalim ve barbar İŞİD’i mutlaka yargılayacak ve tarihin çöplüğünde sonsuza
dek yok edecektir.