3.6.2014
Süryani halkı için çok önemli olan, yeni
patrikleri Mor İğnatius II Afrem Kerim’in kutsama (Resamet ) törenine bizzat katılarak
bu tarihe tanıklık ve bir dipnot düşmek için yollara düştüm. Suriye'de yaşanan
savaş nedeniyle önce Beyrut’a, oradan da Suriye Devlet başkanı Esat Sedat’ın
sıkı güvenlik önlemleri ve koruması altında, dünyanın dört bir yanından gelen
Süryani dostlarla Şam’a yolculuğa çıktım.
Uzun yolculuklar hep ayrılıkları getirir
aklıma... Ekonomik, Siyasi, Psikolojik, Sosyolojik, askerlik, nedeniyle
memleketinden ayrı yaşamak zorunda kalan insanlar… Kadim bir coğrafyanın, kadim
halklarının 1915 soykırımı (Seyfo) nedeniyle, nar taneleri gibi dünyanın dört
bir yanına dağılması ve anayurtlarından (Turabdin) ayrı kalması o kadar acı
ki... Onlar memleketine, vatan toprağına hasret biz onlardaki insan kokusuna
hasret. Kadim halkların dillerini bilmemekten ötürü Beyrut ve Suriye gezisinde
büyük sevinçler yaşadığım kadar ilk kez bu kadar büyük üzünçlerde yaşadım.
Dünyadaki tüm Süryanilerin dini lideri
seçilen Süryani Ortodoks Kilisesi Patriği Mor Ignatius II Afrem’in Resameti, 29
Mayıs 2014 günü patrikhane merkezi Şam’da muhteşem bir törenle yapıldı. Son 3
yıldır Suriye’de süren savaşın, tüm yakıcılığına rağmen katılım oldukça
yüksekti. Dostluk, barış, sevgi, insanlık kokan bu tarihsel tören nasıl kaleme
dökülür bilmiyorum. Yaşamak, hissetmek gerek! Bu toprakların yüzyıllardır
görmediği bir güzelliğe tanık olmak beni oldukça duygulandırdı.
Katılımcılar arasında Suriye Müftüsü ve dört
bakanı, Nusayri (Arap alevileri) lideri, Rum Ortodoks Kilisesi, Ermeni
Ortodoks Kilisesi, Vatikan Kilisesi, Marunî Süryani Kilisesi, Asurî Kilisesi,
Mısır Koptik Kilisesi, Hindistan Kilisesi, Etopya Kilisesi, İngiltere Englikan
Kilisesi, Keldani Kilisesi, Süryani Katolik Kilisesi ruhani temsilcileri ve 61
metropolit vardı. Resamet sırasında en çok ilgimi çeken, Patrik Mor Ignatıus II
Afrem’in ve kutsamaya katılan bütün metropolitlerin daha önce patriklik
yapanların kullandığı başlığın, madalya ve asasının mirasını sahiplenerek,
1932'de ölen Patrik İlyas Şakir'in asasını özellikle tek tek tutarak Süryani
Kilisesine bağlılık ve sadakatlerini yerine getirmek için yemin etmesidir.
Ayinin sonlarına doğru ise Suriye müftüsü, Dünya Süryani lideri Patrik Afrem
Kerim ve diğer Kilise (Ermeni, Rum, Keldani, Marunî Süryani, Kıpti, Asurî v.s.
) temsilcileriyle el ele tutuşarak birliği, beraberliği çağrıştırması
katılımcıları zaman zaman hüzne boğmuştur.
Savaş koşullarında yaşayan Suriye'de, barışa
olan özlem patrikhanede, kutsama sırasında bile öylesine egemendi ki... Anadolu
denilen topraklarda yıllardır yitirdiğimiz, alışkın olmadığımız bu birlik ve beraberlik
görüntüleri beni çok ama çok duygulandırdı. İnsanlar hep böyle dost olsa, hayat
bayram olurdu. Suriye ve Avrupa televizyonlarından naklen verilen bu Resamet’te
gördüğüm o ki, Suriye’de ve dünyada artık insanlar savaş istemiyor.
Yüzyıllardır kanla sulanan bu toprakların
kadim halkları, ayinlerinde bile artık barış için dua ediyorlar. Patrik Afrem
Kerim ile yaklaşık 1,5 saat süren ses kayıt cihazıyla yaptığım röportajımda,
gönüllü çevirmenliğimizi sevgiyle, sabırla, hoşgörüyle yapan benden dostluğunu
esirgemeyen, değerli Hollanda Metropoliti Augin Aydın’a buradan bir kez daha
teşekkürlerimi bir borç bilirim.
Röportaja geçmeden evvel Patrik Afrem’in kısa
öz geçmişini ansiklopedik bilgilere dayanarak sizlerle paylaşmak istiyorum.
Patrik Afrem Kerim, 1915 Soykırımında (Seyfo ) Mardin/ Nusaybin’den Kamışlı’ya
göç eden yüz binlerce Süryani aileden sadece biridir.
‘’3 Mayıs 1965 Suriye/ Kamışlı’da ailenin en
küçük çocuğu olarak dünyaya gelmiş olup, çok küçük yaşlarda babasını
kaybetmiştir. Dine olan eğilimi onu 1977 yılında Lübnan'da Mor Afrem Teoloji
Okulu'nda eğitime başlamasına, 1982 yılında, O’nun Halep, Suriye
Başpiskoposluğuna yükselmesine neden olmuştur. 1984-1988 seneleri arasında
Halep Metropolitliği hizmetine girmesi ve bu hizmeti almasıyla 1985 yılında
rahiplik yemini etti. Kıpti Teoloji Okulu'ndan yükseköğretim derecesinde mezun
oldu. 1988-89 yıllarında Merhum Patrik Zakka I Iwas'ın sekreteryası görevini
yürüttü. Mor Afrem Teoloji okulunda öğretmenlik yaptı. 1991'de İrlanda'da
eğitim aldı ve doktorasını "Erken Hıristiyanlıkta Haç Sembolizmi"
üzerine yaptı. 1996 yılında Patrik tarafından Doğu Amerika Birleşik Devletleri
Metropoliti olarak takdis edildi. New Jersey'deki Mor Markos Katedrali'nde
göreve başladı. Klasik Süryanice ve Turoyo ana dilinin yanı sıra iyi derecede
İngilizce, Arapça ve Fransızca da bilmektedir’’.
Patrik ile yaklaşık 1,5 saat olan görüşmede
kendisine yönelttiğim sorularım;
• 22 Nisan Türkiye- Suriye sınırında
kaçırılan metropolitlerin ( Pavlus Yazıcı ve Hanna İbrahim) akıbetleri
konusunda Patrik II Afrem’in bildiği kamuoyunun bilmediği bir şey var mı?
• Kaçırılan metropolitlerin sağ olduklarına
inanıyor mu? • Süryani soykırımı (Seyfo) hakkında ne düşünüyor?
• Başta Süryani halkı olmak üzere Orta doğu
halklarına barışa nasıl bir katkı koyabilir?
• Patrik ilan edildiğinde neler hissettiğini,
yıllardır Amerika'da Metropolitlik yapan genç ve dinamik biri olarak Suriye'de
Patriklik yapmak sizi korkutmuyor mu? Şam'da mı, Lübnan’da mı ikamet edeceği?
Konusunda sorular yönelttim.
Aldığım cevaplar beni dolayısıyla memnun
etti. Ortak dostlarımız Seyfo Center’in başkanı Sabri Atman ve Yönetmen Nuri
Kino’dan aldığım bilgiler doğrultusunda değerli patriğin sözleri ise beni hiç
şaşırtmadı. Patrik Mor Ignatius II Afrem, kaçırılan metropolitlerin öldüğü
konusunda bir belge ve resim bu güne kadar kamuoyuna servis edilmediği için sağ
olduklarına inanıyor. Ayrıca kaçırılan metropolitlerin Seyfo konusunda pazarlık
edilebilme olasılığını da bize işaret ediyor. Kaçırma olayında Mit’in parmağı olabileceği
gibi, Çeçen- El Kaide – El Nusra gibi İslami örgütlere Türkiye'nin her türlü
desteği verdiğini, medya ve iletişim araçları sayesinde kamuoyunun öğrendiğini
dile getirdi.
2015’de yüzüncü yılına girecek olan Seyfo
için patrikhane olarak hazırlıklar yapacaklarını 24 Nisan’ın Kiliselerinde
''şehitler günü'' ilan edilmesi konusunda çalışma yapmayı düşündüklerini de
sözlerine ekledi. Azınlıklar ve Soykırım ile ilgili araştırmacı bir yazar ve
journalist olarak, İlk kez bir Dünya Süryani ruhani lideriyle Soykırım ( Seyfo)
konusunu konuşmak beni oldukça keyiflendirdiğini itiraf etmeliyim. Unutulan ve
görmemezlikten gelinen bir soykırımı ( Seyfo) kim bilir? belki de 123. Patrik
sayesinde hem dünya, hem ülkemiz böylece tanımış olur.
Başta Suriye, Türkiye ve tüm Orta doğuda
onurlu ve kalıcı bir barışın sağlanması için halkların birbirinden nefret ve
küfürle değil, hoşgörü ve sevgi kültürünü mutlaka hayata geçirmek gerektiğini
ve kiliselerinde barış ve sevgi için ayinler yapıldığını/ yapılacağını da
sözlerine ekledi.
Patrikliği ilan edildiğinde öncelikle
kendisini çok zayıf bulduğunu ama aynı zamanda tanrının gücünü içinde
hissettiğini ve tanrının iradesini temsil edebileceğini, bunun tanrıdan gelen
bir çağrı olduğunu ruhani bir çoban olarak bu halka en iyi hizmeti vermenin
tarihi bir sorumluluk olacağı duygusuyla görevi kabul ettiğini ve patriklik
görevini Şam'da yapacağını beyan etti.
Sohbetinden ve insan sıcağı davranışlarından
anladığım kadar, Süryani halkı için Patriğin seçimi isabetli bir karar
olmasının yanı sıra, Kiliseleri birleştirme ve barış yanlısı tutumuyla belki de
Orta doğuda dengelerin barışa, halkların kardeşliğine ve özgürlüğe yol
almasının anahtarı da olabilir.
Yaşatılan önca acıya rağmen hala barış,
özgürlük ve sevgi adına adımlar atan Süryani halkı inanıyorum ki, bu
topraklarda barışın yegâne adresidir. Bu topraklara bir gün barış gelecekse
Süryani'lerle gelecek.
Gözü yaşlı, kanla sulanan yaralı coğrafyanın
öksüz ve yetim bırakılmış Süryani halkının evlatlarının yüreklerine, bizler yüreklerimizi
yatırdığımız kadar insanız. Bu kadar kadim ve hoşgörülü, sevgi dolu bir halkın,
ancak bu kadar naif ve alçak gönüllü bir patriği olur.
Dünyadaki tüm Süryanilerin dini lideri olarak
Süryani Ortodoks Kilisesi Mor Ignatıus II Afrem’in patriklik görevini başarıyla
yürüteceğine inanıyorum.
Patrik Mor Ignatıus II Afrem’in patrikliği
başta Süryani halkına ve tüm Orta doğu halklarına hayırlara vesile olması
dileğiyle...
ZEYNEP TOZDUMAN
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen