Sonntag, 8. Januar 2012

Urfa'daki kiliselerin kitabeleri


07 Ocak 2012 Saat 18:54

Yerel Tarih Araştırmacısı Selahaddin Eyyubi Güler, Şanlıurfa dergisi için hazırladığı yazıda Süryani Mar Petrus ve Mar Paulus Kilisesinde bulunan mezar kitabelerini Türkçe'ye çevirdi.

Cumhuriyetten önce Urfalı Süryanilerin yaşadıkları Nimetullah Mahallesindeki Ellisekiz Meydanının kuzeyinde, Hz. İsa'nın iki havarisinin hatırasına inşa edilmiş olan Mar Petrus ve Mar Paulus adlı bir kilise bulunuyor.

Mar Petrus ve Mar Paulus Kilisesi'nin giriş kapısı üzerindeki 10 satırlık Süryanice kitabede, kilisenin 1861 yılında inşa edildiği yazılıdır. Urfalı Süryanilerin 1924 yılında Halep'e göç edişlerine kadar, kilise ve medrese olarak kullanılmıştır. Kitabenin tercümesi şöyledir:
"Biitün dünya sana tapar, diz çöker ve her dil adına şükreder. Salih kişilerin girdikleri Allah'ın evi olan bu kutsal Aziz Petrus ve Aziz Paulus Kilisesi, Patrik II.Yakub ve Metropolit Aziz Gregorius David döneminde, mümin Siiryânî-Yakûbî halkının yardımıyla 2112 Yunaııi yılında inşâ edildi. Rab katkısı olan herkesi mükâfatlandırsın."

Kitabede verilen Yunani 2112 rakamının miladi olarak karşılığı 1861'dir.
Kilise, 1924 yılında Tekel İdaresine verildikten sonra Tekel İdaresi, burada Tütün İşleme Fabrikası açtı. Urfalılar tarafından Tekel kelimesinin Fransızca karşılığı olan Regie (Reji)'den dolayı "Reji Kilisesi" olarak tanındı. Bina sonraki yıllarda şaraplık üzüm deposu olarak kullanıldı. Uzun yıllar tekel deposu olarak kullanılan kilise ve güney bahçesindeki yapılar, 1998 ve 2008 yıllarında Şanlıurfa Valiliğince restore edildi.

Bina, 24 Mayıs 2002 tarihinde "Vali Kemalettin Gazezoğlu Kültür Merkezi" adıyla hizmete girmiş olup çeşitli sosyal ve kültürel etkinlikler için kullanılmaktadır.
Kilisenin restorasyonu sırasında çevresinde bulunan oraya buraya bırakılmış mezar kitabeleri toplanarak bir araya getirilmiş ve büyük bir kısmı Şanlıurfa Müzesine nakledilmiştir. Bir kısmı da zaten restorasyon sırasında duvardaki yerinde korunmuştur. Bunların dışında kalan birkaç mezar kitabesi de restorasyon öncesi kiliseden çalınmıştır. Biz restorasyon öncesi gerek duvarlardaki ve gerekse bulabildiğimiz kitabeleri fotoğrafladık ve kısmen tercüme ettik. Restorasyon sırasında bulunan ve müzeye nakledilen diğer kitabeleri de fotoğraflayarak arşivledik.

Mezar kitabelerinin tasnifini yaparken çok ilginç kitabelere rastladık. Urfalı Süryaniler, Süryanice harfleri kullanarak 3 farklı dilde kitabe yazmışlardı. Süryanice harfleri kullanarak Arapça metin (bu türe Gerşuni deniliyor), Osmanlıca ve Süryanice metinler yazmışlardı. Kitabelerin hemen hemen tümünü gözden geçirip tercümelerini yapmaya muvaffak olduk. Bu arada Mardin Kırklar Kilisesi Pederi Sn. Gabriyel Akyüz'e katkılarından dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Bu yazımızda bizi çok etkileyen Süryanice harfleri kullanarak Osmanlıca Türkçesiyle yazılmış şiir tarzında 3 adet mezar kitabesini gözden geçireceğiz. Türkiye'de bu tür kitabelerin sadece Urfa'da bulunduğunu tahmin ediyoruz.

Mezar kitabelerinden anladığımız kadarıyla Süryani din adamları 150 yıl önceki Osmanlı coğrafyasındaki kültür ve edebiyatı çok iyi biliyorlardı ve bunu mezar kitabelerine de yansıtmışlardı. Süryanilerde kilise görevlileri öldükleri zaman bunlar için ayrılmış olan kilisenin duvar mezarlarına gömülüyorlardı. Zaten kitabelerin hemen tamamı duvarlar üzerinde bulunmuştur.

Kitabe, ana giriş kapısının karşısında sağdaki kolon üzerindedir. Çok genç yaşta ölen Şemmas Mihayel'e aittir. Restorasyon sırasında kısmen tahrip edilmiştir. 9 satırlık metnin okunuşu şöyledir: Felek çok ev yıkub virane eyler Aceb bir gün ider mi birin âbâd Ganı-u enduhtın göz açdırır mı Kalır mı kimseide) âlemde dilşâd Görün ahvalini Şemmas Mihayel 'in kim Cihandan gitti ki maksud-u nâşâd Civan iken ecel camın içirdin Elinden ey felek sâd feryâdferyâd Sene miladi 15 Şubat 1892 Metnin sadeleştirilmiş şekli de şöyledir: "Felek çok ev yıkıp darmadağın eder, acaba bir gün birini bayındır eder mi? Birikmiş gam göz açtırır mı? Şu dünyada gönlü hoş bir kimse kalır mı? Gelin Şemmas Mihayel'in halini bir görün ki; dilekleri gerçekleşmeden bu dünyadan gitti. Ey felek bu daha henüz genç iken canını aldın, senin elinden yüzlerce feryat feryat L"

(Şemmas: Kilisede papaz ve rahibin ardında İncili okuyan rahip adayı).
Bu kitabeye ait fotoğraf Sn. A.Cihat Kürkçüoğlu arşivine aittir. İki parçadan oluşan kitabenin alt üyük kısmını restorasyon sırasında görüp Dtoğraflama ve inceleme fırsatı buldum. Tarih azılı üst kısmı kayıp idi. Kırmızı mermerin üzerine 'azılı Şem'un adlı bir kilise görevlisine ait olan bu kitabe bugün kayıptır. 9 satırdan oluşan metnin okunuşu şöyledir: Miladi 15 Ocak 1877
Felek etti kıldı sad pare İçirdi gam ecelden içerimde açdi yare Viicud nazik endamım bugün tobrağayem dutdi Garib oldum bu dünyadan görünmem asla nazara Validem, mahbubum, bacım, refikim, dost sertacını Çün geriye ve ne güne gittim mezara Namım Şem 'uıı-ı zahid oldi, pederimden bu ad oldi Narım (?)sizeziyad (?)oldu, rahmetten önce yok çare. Anlamını çözüp okuyamadığımız yerlere noktalar koyarak geçtik. Bundan dolayı 2., 7. ve 9. satırlarda anlam bakımından eksiklikler oldu.

3. Mezar Kitabesi
Bu son mez.cu
İgnatius adlı bir kilise görevlisine ait olan kitabe Şanlıurfa Müzesi'ndedir. Metnin okunuşu şöyledir: Miladi sene 1900,16 Nisan Lutfidub bir fat(i)ha İle rufıumişâd ideler Kabrimin viranesin Ma'murâbâd ideler Rahmetle İgnatius 'u Yâd edin ihvân-ı din Bârgâh-ı Hakda makbul Olaa'mâlihemin.

Metnin sadeleştirilmiş şekli de şöyledir: "Lutf edip bir fat(i)ha okuyarak ruhumu memnun etsinler. Darmadağın olan mezarımı bayındır etsinler. Ey din kardeşleri, İgnatius'u rahmetle anın ki, Hakkın yüksek divanında amelleri hemen kabul edilsin."
Metnin 2. satırında geçen "fatha" kelimesini biz "Fatiha " olarak okuduk. Zaten metnin genel anlamı da bunu gerektiriyordu. Çok düşündük acaba ruh "Fatiha"dan başka ne ile şâd (memnun) olabilir? Bundan başka mezar taşı üzerinde bu kelimenin olduğu alan kısmen tahrip edilmiş görünüyordu.

Bu kelimeden dolayı, bu kişinin Müslümanlığa yakınlık duyan biri olduğuna kanaat getirdik.

Kelimenin tam okunuşunu Sn. Gabriyel Akyüz'le görüştük. Fotoğrafı inceleyen Akyüz, Süryani kültüründe "Fatiha" olmadığını, bu kelimenir "fatho" şeklinde okunması gerektiğini ve bunun di "açma/açılma" ile ilgili bir kelime olduğum söyledi. Ancak biz gene kelimeyi "Fatiha" olarak okuma yanlışıyız.

sanliurfa.com

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen