Montag, 25. Juni 2012

Baskın Oran: Mor Gabriel Dosyasından Kaybolan Evrak


 
24 Haziran 2012 / Pazar

Mor Gabriel dosyasından kaybolan evrak

Baskın Oran

Biraz önce çok acayip bir bilgi geldi. Yazıp yolladığım yazımı yeni baÅŸtan ele almam gerek. 16.06.2012 tarihli Radikal’in kapağında, Mor Gabriel’in kadim topraklarından bir kısmının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“YHGK”) kararıyla ve artık kesin olarak Hazine’ye devredildiÄŸi bildiriliyordu.

MeÄŸer, bu kesin karar, Manastır yetkilileri tarafından ibraz edilmiÅŸ bazı temel belgelerin dosyadan esrarengiz biçimde “kaybolmuÅŸ” olmasına dayanıyormuÅŸ! Bu inanılmaz olayı anlatacağım ama önce meselenin geçmiÅŸini özetleyeyim. Kontrol edilebilsin diye her türlü tarih/sayıyı ekleyerek:
 
Yargıtay bu kararı nasıl verir?

T.C. Hazine, 29.01.2009’da Midyat Kadastro Mahkemesi’nde (bundan sonra: “Midyat”) Mor Gabriel Vakfı’na dava açıyor. Kadastro geçerken Vakfa tescil edilen toplam 244 dönüm arazinin kendisine devredilmesini istiyor. Midyat evrakı inceliyor, yerinde keÅŸif yapıyor ve 24.06.2009’da fevkalade ayrıntılı bir kararla Hazine’nin davasını reddediyor (esas no: 2009/11, karar no. 2009/28).

Hazine temyize gidiyor. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi (“HD”) 07.12.2010’da kararı bozuyor ve arazilerin Hazine adına tapulanmasını istiyor (esas no. 2010/13416, karar no.15347). Temel gerekçesi: “Kadastro Kanunu Md. 14’e göre, tapuda kayıtlı olmayan bir arazinin, en az 20 yıldır zilyedi [fiilen sahibi] olduÄŸunu ispat yoluyla tescilini isteme durumunda, bu arazinin miktarı kuru toprakta 100 dönümü aÅŸamaz. Oysa burada 244 dönüm arazi tescil edilmiÅŸtir”.

Çok ilginç, çünkü nasıl Nisâ Suresi 43. Âyetteki “Namaza yaklaÅŸmayınız”ın devamı varsa, Md. 14’te de “100 dönümü aÅŸamaz”ın devamı var: “AÅŸağıdaki belgelerden birinin ibrazı halinde, bu miktardan [yani, 100 dönümden] fazlası da tescil edilebilir”. Bu belgelere ÅŸu da dahil: “31.12.1981 tarihine veya daha önceki tarihlere ait vergi kayıtları”. Manastır bu vergileri Arazi Tahrir Kanunu uyarınca 01.09.1937’den beri muntazaman ödemiÅŸ. Çünkü bu arazileri meÅŸhur 1936 Beyannamesi’nde deklare etmiÅŸ. Midyat da bu iki hususu tespit ettiÄŸi içindir ki 2009’da Manastır lehine karar vermiÅŸ (ve sonra da bu kararında direnecek; bkz. aÅŸağıya).

Ben sanmıştım ki, olacak iÅŸ deÄŸil ama, Yargıtay 20. HD nedense Md. 14’ün devamını dikkate almamış. Oysa, olay bambaÅŸkaymış. 07.12.2010 tarihli bozma kararında diyor ki: “1) 1937’den beri vergilerin ödendiÄŸi iddia edilmektedir, oysa dava konusu taşınmazlarla ilgili hiçbir vergi kaydı ibraz edilmemiÅŸtir; 2) 1936 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bildirim yapıldığı iddia edilmektedir, oysa bununla ilgili evrak ibraz edilmemiÅŸtir”.  
 
Ä°ÅŸin içinde iÅŸ var…

Manastır yetkililerine ısrarla soruyorum, diyorlar ki: “Biz vergi kayıtlarını en baÅŸta ibraz ettik. 36 Beyannamesi’ni de Mahkeme doÄŸrudan Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden getirtti. Zaten Midyat bunlara dayanarak haklı çıkardı bizi ve sonra da kararında direndi. Ayrıca bunları keÅŸif zaptına ve deliller listesine de yazdık. Nasıl olduysa, dosyadan kayboluyor”.

Soruyorum: “Siz bunun ne zaman farkına vardınız?” Diyorlar: “Karar bozulup dosya Midyat’a dönünce. Kararı okuyunca dosyaya baktık, içinde bizim belgeler hakikaten yok”. Soruyorum: “Bunu hemen bildirmediniz mi?” Diyorlar: “Yargıtay’a karar düzeltme talebimizde büyük harflerle yazdık. Ayrıca, bu iki belgeyi bu talebimize ek olarak yeniden koyduk. Ama Yargıtay’da durum deÄŸiÅŸmedi”. Karar düzeltme taleplerini istedim, hakikaten bu belgeleri daha en baÅŸta ibraz ettiklerini buraya altı çizili ve siyah büyük harflerle yazmışlar ve hakikaten bu belgeleri bu karar düzeltme taleplerinin ekinde tekrar sunmuÅŸlar.

Peki, 20. HD, bu karar düzeltme talebine 28.06.2011’de ret cevabı verirken ne diyor? Sadece iki satırla: “Karar düzeltme dilekçesinde deÄŸinilen hususlar temyiz aÅŸamasında da ileri sürülmüştür. Dairemiz kararı bu konulara cevap teÅŸkil edecek nitelikte olduÄŸu gibi, usul ve yasaya da uygundur” (esas no. 2011/3720, karar no. 2011/8237). 

Yukarıda da söyledim, Midyat kararında direniyor (10.10.2011; esas no. 2011/38, karar no. 2011/87). Hazine bunu da temyiz ediyor. Direnme kararı nedeniyle dosya bu sefer YHGK’ya gidiyor. Son sözü orası 13.06.2012’de söylüyor: Midyat’ın kararını bozuyor. Henüz yazılıp yayınlanmamış olan bu bozma kararı, artık baÄŸlayıcı. Midyat mecburen uyacak. 244 dönem arazi de Hazine’ye geçecek.  

Mesele üzerine derin düşünceler

Bütün bunları benim aklım almadı. Birtakım sorulara cevap bulmak lazım:

1) Söz konusu temel belgeleri Midyat deÄŸerlendirmiÅŸ ve Mor Gabriel’e hak vermiÅŸ. Oysa Yargıtay deÄŸerlendirmemiÅŸ ve Hazine’ye hak vermiÅŸ; çünkü dosyada olmadığını söylüyor. Peki, bunlar dosyadan ne zaman kayboldu? Nasıl kayboldu? Kim aldı?

2) Hadi, kayboldu. Ama Manastır yetkilileri karar düzeltme dilekçelerinde bunları tekrar yollamışlar. Onlar da mı kayboldu? Olacak iş değil.

3) Gayrimüslimler hakkında kimsenin yapmadığı reformları yaparak bir sürü tutucuyu kendine düşman eden AKP iktidarının, bu kadar açık bir hukuki meselede Hazine’nin durmadan temyiz ettiÄŸinden haberi yok mudur? Hazine, hükümetin bir organı deÄŸil midir?

4) Bu yargı süreci, Mor Gabriel’e senelerdir yapılan iÅŸgal baskılarının üzerine tüy dikti. Olay, yurt içinden çok, yurt dışında büyük bir dikkatle izleniyor. Çünkü dinsel baskı olarak algılanıyor. Bu olaydan Türkiye büyük yara aldı. Ä°nternetten son haber: “Alman Federal Parlamentosu’ndan Mor Gabriel protestosu”  (http://www.dw.de/dw/article/0,,16028337,00..html).

5) Bu acayip durum sonucu Yargıtay fena yara aldı. Çünkü mevcut sabıkası var: 08.05.1974 tarihinde aynı YHGK ÅŸunu söylemiÅŸti ve o zaman da kimselerin aklı almamıştı: “Görülüyor ki, Türk olmayanların meydana getirdikleri tüzel kiÅŸiliklerin taşınmaz mal edinmeleri yasaklanmıştır” (esas no. 1971/2-820, karar no 1974/505). Kararın “Türk olmayan” dediÄŸi, yabancılar filan deÄŸildi. Balıklı Rum Hastanesi Vakfı’nın T.C. vatandaşı yöneticileri, Müslüman olmadıkları için, YHGK tarafından “Türk” sayılmamıştı…  

1974’te o büyük ayıp kapanıp gitmiÅŸti çünkü SoÄŸuk SavaÅŸ dönemiydi. Ama sanıyorum bu kadar acayip bir “dosyadan evrak kaybolma” iÅŸi ÅŸimdi burada kalmaz. Ciddi sonuçları olacaktır.

serhatgundem.com

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen