Şanlıurfa Ulu Cami’inde bulunan kuyunun gizemini Aziz Hoca anlattı. Hz. İsa’nın yüz yansımasını taşıyan mendil Şanılurfa’da mı, İtalya’da mı yoksa Vatikan da mı?
23 Haziran 2012 Cumartesi 16:45
Adrian Gilbert’in Üç Bilge Kral, Aytunç Altındal’ın Yoksul Tanrı kitabına konu olan ‘Kutsal Yüz’ ya da ‘Kutsal Mendil’ hikayesi Şanlıurfa’nın tanınmış din adamı Abdülaziz Kutluay’ın son kitabı “İslam Tarihi’nde Şanlıurfa’ya” da konu oldu. Göbeklitepe’den başlayarak Cumhuriyet Dönemine kadar Urfa’nın tarihini işleyen kitapta ‘Kutsal Yüz veya Kutsal Mendil’ olayı tüm detaylarıyla anlatıldı.
Hikaye Edessa (Urfa) Kralı V.Abgar' ın vebaya yakalanması ile başlar. Tıbbın merkezi Harran' da, bu illete çare bulacak bir ilaç yoktur. O' da son çare olarak Galile' de mucizeler yapan ve hastaları iyileştiren birini duyar; Hz. İsa...
Hemen saray katibi ve aynı zamanda usta bir ressam olan Hannan isminde birini, yanına koruma olarak birkaç kişi daha vererek, Hz. İsa' yı bulmasını ve kendisini iyileştirmesi için Urfa' ya getirmesini, eğer gelmez ise bir resmini yapması ile görevlendirir.
Kral resme bakarak iyileşeceği umudunu taşımaktadır. Zira Hz. İsa' nın uzaktan iyileştirme gücünü duymuştur. Hannan, Hz. İsa' yı çevresi çok kalabalık bir ortamda bulur ve teklifi söyler. Ama Hz. İsa, Urfa' ya gelmeyi kabul etmez. Bu durumda ikinci emre uyarak resmini yapmaya başlar ama bir türlü benzetemez. Zira Hz. İsa' nın yüzünde gözkamaştırıcı bir nur vardır ve çevresi o kadar kalabalıktır ki, tam olarak yüzünü seçemez. Ressam Hannan' nın uzaktan yüzünü çizmeye çalıştığını gören Hz. İsa, Hannan' ı yanına çağırır ve yüzünü yıkamak için su ister. Yüzünü yıkadıktan sonra boynundaki dua örtüsü ile yüzünü siler ve mucizevi olarak, yüzünün sureti örtüye çıkar.
"Rabbi-öğretmen" Saray katibi ve ressam Hannan, örtüyü alır ve Kral Abgar'a götürür. Hikayenin gelişimine göre; Kral örtüdeki Hz. İsa suretini gördükten sonra iyileşmiş ve herkesin iyileşmesi için bir yapının (saray olduğu da rivayet edilir) girişinde yaptırdığı özel bir bölmeye koydurmuştur. Hannan ise, Kral tarafından ödüllendirilmiş ve büyük ihtimalle bu suretin kopyası çoğaltarak diğer hasta soylulara yollanmıştır.
Şehre yapılan saldırılardan kutsal örtüyü korunmak için, sur kapısı yanındaki duvara saklanmış ve unutulmuş iken, 525 yılında bir sel sırasında ortaya tekrar çıkmış. Bu keşif, tam bir mucize olarak görüldü. Daha sonra resim, Müslümanların eline geçti ve Bizans ile yapılan bir savaşta, esir mübadelesinin ön koşulu olarak İstanbul' a götürüldü. 1204 yılında Haçlı askerinin Ayasofya yağması sonrası, kutsal örtü Vatikan' a taşındı. Hala burada sergilenmektedir. Vatikan' daki örtünün gerçekliği tartışmalıdır. Zira, resmin baş kısmında haç ve hale olduğu görülür.
Halbuki Hz. İsa hayatta iken yapılmış ya da mucizevi olarak ortaya çıkmış resimde, sonraki tarihte gerçekleşek ölüm anındaki haçın işi nedir?
Örtünün bir başka kopyası; Göreme Karanlıklar kilisesinde kubbe üzerine çizilmiş olup, burada açıkça bir "haham dua örtüsü" üzerine 7 güneş ve ay sembolü ile çevresinde süsen çiçekleri ve başın etrafında yine haç ve hale vardır. (12. yy.) Burada haçın ve bir takım güneş, ay ve yıldız gibi simgelerin karışık olması; ilk resmin Hristiyanlaştırılmış kopyası olduğunu düşündürür. Zira Urfa' nın güneş ve ay ile yıldızlara tapınılan din merkezi olduğunu biliyoruz. Kutsal örtü, üzerindeki resim, uzun yıllar Urfa’da Cosmas Manastırı’nda muhafaza edilmiştir. 1145 yılında Urfa Süryani kilisesinin reisi Basil Bar Şumana, dost olduğu İmadeddin Zengi’ye şunları anlatmıştır: “Şanlıurfa’yı ziyarete gelenlerden birisi mendili Cosmas Manastırı’ndan çalar ve cebine koyar. Manastırda geceleyen ziyaretçinin cebindeki mendil karanlıkta ışık saçmaya başlar. Yanmaktan korkan adam, mendili yakındaki Eyüp Peygamber kuyusuna atar. Kuyudan güneş misali bir ışık çıkar. Böylece mendil kuyudan çıkartılarak manastırdaki yerine konur”. Bu olayda geçen kuyunun, Ulu Cami içersindeki kuyu olduğu da söylenmektedir.
Bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere, Hannan diye bilinen usta ressamın yaptığı gerçek bir Hz. İsa resmi vardır ve bu resim bizzat kendisine ait dua örtüsü üzerine çizilmiştir. Böylece örtünün iyileştirme gücü daha artmaktadır. Sonra bu örtünün çok sayıda kopyası Hannan tarafından yapılıp, çevredeki soylu fakat hasta kişilere gönderilmiştir. Bizans' a götürülenin ve bugün Vatikan' da olanın kopya olduğu, çevresindeki haç ve haleden anlaşılır. Halbuki, Urfa' da bulunan, ilk Hristiyanlık dönemine ait çok sayıda Hz. İsa resminde, hale ve haç görülmez. Görülmez çünkü; Harran ve Antakya' daki ilk Hristiyanlar, Hz. İsa' nın; Tanrı olmasından çok, bir insan olduğuna inanır ve Ariusçu çizgidedirler. Bu nedenledir ki, Abgar' ın ikinci oğlu VI. Ma'nu bar Abgar, pagan olmakla suçlanmıştır. İlk kutsal örtüde, sade bir Hz. İsa resmi vardır. Ve orjinal kutsal örtü; günümüzde Urfa' da yaşayan, çok az sayıda ilk Hristiyan kökenli bilge insan tarafından korunmaktadır. O mendilin yeri yine de tam olarak bilinmemektedir.
‘DOĞUM LEKESİNİ SİLEN SU’
Ulu Cami’inin 25 yıllık müezzini M. Bahyeddin Çuhadaroğlu ise kuyunun birkaç gizemine tanık olduğunu söyledi. Bir defasında 8-10 kadının Ulu Cami’ine geldiğini kendisinin de o sırada kuyudan su çektiğini söyleyen Çuhadaroğlu, ‘Kadınlar o sudan içebilir miyiz?’ diye sordu. Ben de tabi dedim. Kadınlardan biri o suyla yüzünü yıkadı ve peçetesi hafiften karardı. Ertesi gün kadının kayınbabası geldi ve gelininin yüzünde bulunan doğum lekesinin o suyla gittiğini söylediğini’ aktardı.
HİKAYESİNİ DUYAN GÖRMEYE GELİYOR
Şu an elektrikli dinamo ile su çekilen kuyunun üstü özenli bir şekilde yerleştirilen mermer ve tahta plaklarla korunuyor. Kuyuyu her yıl yüzlerce yerli ve yabancı turistin görmek için geldiği öğrenildi.
HABER 7.COM
konya.net.tr
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen