ZEYNEP TOZDUMAN
Günlerdir medyada Yargıtay’ın Mor Gabriel manastırı ile ilgili
,’’İŞGAL ‘’kararı işlenip, durdu. Baştan kaybedilmiş bir davaydı aslında
Mor Gabriel davası. Politik bir dava ve pazarlık konusu olan Mor
Gabriel ile ilgili Yargıtay kararı beni hiç mi? Hiç şaşırtmadı.
Süryanilerin kutsal Kudüs’ünü (Mor Gabriel) üstelik Müslümanların
kutsal ayı sayılan Ramazana ramak kala, bu kararın açıklanması kendine
Müslüman bir ülkede yaşadığımızı bir kez daha ispatlamıştır.
Yaklaşık bundan 4 yıl evvel İzmir Barış Meclisi olarak başlattığımız morgabrieledokunma.com imza kampanyası bu gün hala güncelliğini koruyorsa, bu demektir ki, Geçen 4 yılda bir arpa boyu yol alınamadığındandır.
Şimdi AHİM yolcusu olan bu davada gelişmeleri hep birlikte izleyip göreceğiz. İnsan hakları konusunda kötü bir karneye sahip olan Türkiye, AHİM’ de birçok kez cezaya çarptırılmıştır. İşkence ve insanlık suçu davalarında olduğu gibi Mor Gabriel davasında da bu ülkenin sınıfta kalacağını İşgalci kararını verenlerde biliyor aslında. 5 yıldır yılan hikâyesine dönen bu davada ben tarafım dostlar Mor Gabriel’den yana tarafım.
Geçtiğimiz günlerde aynı yargı, bu kez de Alevilerin kutsal mabetleri olan Cem Evleri hakkında ‘’CEMEVLERİ ‘’ ibadethane değildir diyerek ülkede yaşayan 15 milyon Alevi’yi yok saymıştır. Aynı anlayış, pek yakında Süryanilere de Hristiyan değil derlerse şaşırmayın. Bu ülkede 1915’den bu yana, her gelen hükümet TEK TİPÇİ (Tek din, Tek Bayrak, Tek Dil )anlayışların mimarları olmuştur.
İşte bu yüzden SÜRYANİLERİN ivedilikle Azınlık statüsüne girmesi, anayasal güvence altına alınması gerekir. 6 bin yıllık bu toprakların en kadim halkı Süryanilerin, yaşadığı Acıları, katliamları, baskıları bir makalede anlatmak elbette mümkün değil. Kitaplara sığmayacak denli, büyük acılar yaşayan Hoşgörü sahibi, medeniyetin ve barışın sembolü olan bu halkı anlamak için bir kez olsun Mardin/Midyat’a yolculuk etmeniz yeterli.
Bu halkın köklerinin, bu topraklarda, ne kadar eskiye dayandığını anlamak için arkeolojik ve tarihi yapısını resmi tarih dışında incelemek gerekir. Özellikle son yıllarda bölgede Yapılan kazı çalışmalarında, vurdukça, toprağın altından Süryani tarihi fışkırmaktadır. Sistem, İstediği kadar inkâr ve imha yöntemlerini kullanadursun, Halkların gerçeğini değiştiremeyecekler. Türk’ler den evvel bu topraklarda Süryaniler yaşardı. Turabdin’de Metropolitlik,(Ruhani kurum) ilk kez 615 yılında kurulmuştur. Süryani Ortodoks Antakya Kilisesi olarak bilinen bu ruhani kurumun merkezi 518 yılına kadar Antakya ve çevresindeki manastırlarda idi. Daha sonra Malatya’ya taşınan Patriklik, 11. yy.a kadar burada kaldı. 1293 yılından 1933 yılına kadar Deyrul Zafaran Manastırı’nı merkez seçen Patrikler, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 1933’te Humus kentine, 1959’dan itibaren Suriye’nin başkenti Şam’a taşınmıştır.
Kendi anavatanlarında baskılar yüzünden sürekli yurtlarını terk etmek zorunda kalan Süryanilere, Mardin Artuklu üniversitesi Rektörü, yani AKP’nin Rektörü, demeçlerinde patriklik merkezi, Mardin’e taşınsın demesi sizce ne kadar inandırıcıdır.
Kendi ata topraklarında 2500 yıldır köle anlayışı ile yaşatılan Süryaniler, özellikle 1915’den bu yana SEYFO’yu (Süryani soykırımı =Kılıç yarası ) değişik şekillerde yaşıyor. Ekonomik, Kültürel, politik SEYFO’lar yüzünden dünya geneli nüfusları 5 milyon civarında kalan Süryaniler, ne büyük çelişkidir ki,en az olduğu nüfus kendi anavatanı olan Turabdin ( Süryani tarihçilerine göre bu yöre; batıda Mardin, kuzeyde Diyarbakır’dan Dicle nehri boyunca Hasankeyf’e, doğuda Cizre ve güneyde Nusaybin sınırları içinde kalmaktadır) yani Türkiye’de dir.
Bir yandan bu halkın kutsallarını yok edeceksin, diğer yandan AB’(Avrupa Birliğine girmek için ) kriterlerine sözde uymak için Basın ve medya yoluyla memleketlerine geri dönüş çağrısı yapacaksın. Bu masallara aslında kendileri bile inanmıyor, bu sözler sadece dostlar alışverişte görsün misali, gibi gibi yapılan dönüş çağrılarıdır. Türkiye’de Süryanileri bitirdikleri yetmezmiş gibi şimdide Suriye’dekileri bitirmek için fırsat kollayan AKP hükümeti orta doğunun patronu olma hevesi içerisinde aslında kendi pimini çekiyor.
İslamiyet’in yayılması ve altın çağını yaşamasına katkı koyan SÜRYANİLER’in, bu topraklarda yaşadıkları acıları gördükçe, İSLAMCI ve kendini Müslüman atfedenlerin vicdanları nasıl sızlamıyor, faşizan kararlar alabiliyor, anlamıyorum.
( Süryaniler,640 yılında ilk fırsatta yolları açıp, Müslümanların Mezopotamya’ya girmelerine, karşı çıkmadan yardım elini uzatırlar. İslami Önder ʾAmar [Ömer] ile birlikte savaşarak kale, köy ve önemli merkezleri ele geçirirler) Turabdin ve Midyat Tarihi Yazar; Horepiskopos Nu’man Bet-Yawno
Herkes bilmelidir ki, Süryaniler; bu ülkenin Şahdamarıdır. Süryani halkının şah damarı da Mor Gabriel manastırıdır. Mor gabriel’in arazileri ve Süryani halkına ait yerler Süryanilere geri verilene dek de bu ülkenin Ar damarı hep kesilecektir.
Şahdamarı kesilen bir ülkeye ise ne Barış gelir, nede demokrasi.
https://www.facebook.com/zeynep.tozduman
https://www.facebook.com/groups/izmirsuryaniplatformu/
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen