Freitag, 27. Juli 2012

Süryaniler Manastırın Arazi Davasını AİHM'e Götürecek

Haber Tarihi: 12 Temmuz 2012 Perşembe Saat 19:56
Doğan Haber Ajansı

Mor Gabriel Manastırı, Hazine arasındaki davada Yargıtay'ın hazine lehine karar vermesi üzerine Süryaniler davaya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götüreceklerini açıkladı.

Haber: Süryaniler Manastırın Arazi Davasını AİHM'e Götürecek
Mardin'in Midyat İlçesi'ndeki Süryaniler'e ait Mor Gabriel Manastırı (Deyrulumur) Hazine arasındaki davada Yargıtay'ın hazine lehine karar vermesi üzerine Süryaniler davaya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) götüreceklerini açıkladı. BDP'nin Süryani asıllı Milletvekili Erol Dora, "Biz hem BDP olarak hem de Süryani halkı olarak da bunun uluslararası hukukta mücadelesini vereceğiz. Çünkü biz bu davada haklı olduğumuza inanıyoruz. Vicdanen rahatız" dedi.

Mardin'in Midyat İlçesi'nde Süryaniler'e ait Mor Gabriel Manastırı (Deyrulumur) ile Hazine arasında süren arazi davasının Yargıtay 20'inci Hukuk Dairesi tarafından, arazininin hazineye ait olduğu yönündeki karar üzerine BDP Grup Başkan Vekili ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Süryani asıllı Mardin Milletvekili Erol Dora, Süryaniler'in Turabdin Metropoliti Samuel Aktaş'ı manastırda ziyaret etti.
Yargıtay'ın almış olduğu karar dolayısıyla üzgün olduklarını anlatan Kaplan, "Süryanilere buradan geçmiş olsun diyoruz. Süryaniler'in bu haklı davalarının hem ulusal hukukta hem de uluslararası hukukta, hem hayatın içinde, her zaman yanlarında olacağız" dedi. Verilen kararın Mezopotamya'nın farklı dinlerinin, dillerinin, inançlarının ve kültürlerinin bağrına saplanmış bir paslı hançer olarak gördüklerini anlatan Kaplan, "Bunu asla kabullenemiyoruz. Çünkü böylesi tarihi manastırların sınırları öyle kanunla, keyfi kararlarla çizilmez. Onbinlerce yıldır buraların sınırları çizilidir. Yani Ayasofya'nın sınırları nasıl çizilmişse, Sultanahmet'in, Selimiye'nin sınırları nasıl çizilmişse Mor Gabriel Manastırı'nın da sınırları binlerce yıl önce Cumhuriyet doğmadan, daha Osmanlı doğmadan önce vardı. Bu ibadet yerlerinin yok hazine arazisiymiş yok orman arazisiymiş şeklinde değerlendirmek bir haksız karar olmanın ötesinde bir anlam taşımıyor. Biz bunu kabul edemeyiz. Mezopotamya halkları olarak burada yaşayan bütün farklı inançlara, başta Mor Gabriel Manastırı olmak üzere hepsinin güvencesinin on bin kadim yıldır bu topraklarda yaşamış olan halkın son bin yıldır gelenlerin yeniden sınır çizmesiyle şekillenmeyeceğini hatırlatmak isterim" dedi.

Kaplan, yen bir anayasa sürecinde Mardin'de alınacak tarihi kararların siyasete damgasını vuracağını belirterek. "Meclis grubumuzun kampını özellikle Mardin'e taşıdık. Çünkü yeni bir anayasa yapıyoruz. Yeni bir anayasa sürecinde Mardin'de alınacak tarihi kararlar önümüzdeki dönem siyasete damgasını vuracaktır. Biz Mardin'in resmini anayasaya taşımak istiyoruz. Nasıl Mardin'e, Midyat'a ve Nusaybin'e baktığımızda kilise, çan, minare, cami, farklı inançlar ve Melek'i Tavus'un figürlerini görüyorsak; farklı diller Kürtçe, Arapça, Süryanice ve Türkçe bu ülkemizin bir gerçekliğiyse bunun bir kere anayasaya işlenmesi bizim için tarihi bir önem arz etmektedir" dedi.

SÜRYANİLERİN GÜVENİ ZEDENELENDİ

BDP'nin Süryani kökenli Mardin Milletvekili Erol Dora ise, bu davalar nedeniyle Süryanilerin bölgeye yönelik olan inançlarını ve güvenlerini zedelediğini ileri sürerek, geri dönüşlerde durma başladığını söyledi. Süryaniler için Mor Gabriel Manastırı'nın öneminin çok büyük olduğunu vurgulayan Dora, "Mor Gabriel Manastırı Süryaniler için ikinci Kudüs'tür. Bizim için çok önemli bir ibadet merkezidir. Yalnız Turabdin bölgesinde yaşayan Süryaniler değil, dünyanın birçok yerinde yaşayan milyonlarca Süryani için burası kutsal bir merkezdir. Bu manastır M.S. 397 tarihinden beri kurulu olan bir yerdir. 1936 yılında o zamanki Vakıflar Kanunu gereğince vergi beyannamesini vermiştir. 1937 yılından itibaren de kesintisiz olarak vergilerini Ödemiş olan bir vakıftır" dedi.

AİHM'E BAŞVURACAĞIZ

Yargıtay tarafından verilen bu kararı kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirten Dora, "Biz hem BDP olarak hem de Süryani halkı olarak da bunun uluslararası hukukta mücadelesini vereceğiz. Çünkü biz bu davada haklı olduğumuza inanıyoruz. Vicdanen rahatız. Bu konuda da bütün vicdanlı hukukçuları, demokratları yanımızda görmek istiyoruz. Bunun ufak bir dava olarak nitelendirilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Bu Süryani halkı ile ilgili birebir bir karar olarak değerlendirilmesi gerekir. Biz hala ümitliyiz. Her ne kadar içi hukuk yolları tüketilmişse de AİHM'e gitme durumundayız. Şimdi de bunun hazırlıklarını yapıyoruz. Sonuna kadar da bunun mücadelesini vereceğiz" dedi.

Alının kararın haksız olduğunu savunan Turabdin Mor Gabriel Manastırı Metropoliti Samuel Aktaş da, karar nedeniyle üzüldüklerini ifade ederek, "Haklı bir karar olsaydı kabul ederdik. Fakat haksız bir karardır" dedi.
MHİ(GG/SSA)
haberler.com

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen