Mardin'in İzbırak Köyü'ne geri dönen Süryaniler, mülklerinin işgal altında olduğunu, şiddet gördüklerini ve ölümle tehdit edildiklerini öne sürdü. İddiaya göre yardım istedikleri karakol komutanı "Terör var, gelemem" dedi.
Avrupa ülkelerinden, yıllar önce terk ettikleri topraklarına dönen Süryaniler, karşılaştıkları sorunlara çözüm bekliyor.
Çatışmalar nedeniyle 1990’lı yıllarda köylerini boşaltan Süryaniler Türkiye’ye dönmeye başladı. Ancak göç ettikleri Avrupa ülkelerinden ata topraklarına dönen Süryanilerin vatan sevinci kursaklarında kaldı. Süryanilerin yaşadığı Mardin’in Midyat ilçesine bağlı İzbırak Köyü sakinleri topraklarının işgal edildiği ve işgalciler tarafından tehdit edildikleri iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunurken İHD’den de yardım istedi. İzbırak Köyü Derneği Yönetim Kurulu adına Mardin İnsan Hakları Derneği’ne yapılan başvuruda çarpıcı iddialarda bulunuldu. İsa Can imzasıyla yapılan başvuruda, yıllarca haksızlıklara maruz kalındığı belirtilerek “Ancak şimdi iş, şiddet, tehdit ve ölümle sonuçlanabilecek boyuta ulaştı” denildi.
Dönüşümüze engeller
Köylerinin bazı aileler tarafından işgal edildiğini ve köylerine dönüşün engellendiğini ileri süren Süryaniler, başvuru dilekçesinde şunları belirtti:
“Köye dönüşe bazı aileler tarafından engeller çıkartıldı. Aşiret nüfuzlarını ve din unsurunu da kullanarak köyümüze dönüşümüzü ve topraklarımıza sahip çıkmamızı engellediler. Bu aileler hâlâ köydeler ve mülklerimizden de kısmen faydalanmaktadırlar. Şu anda İzbırak’ta ailelerin evlerinin hiçbiri kendi evleri değildir. Oturdukları evlerin hepsi de köyden çıkartılan Süryanilere aittir.”
Süryaniler dilekçelerinde arazilerinin hâlâ işgalci olarak nitelendirilen aileler tarafından kullanıldığını da savundu: “2011 yılında da bizden habersiz olarak tarlalarımızın büyük bir bölümünü sürdüler. 2011 yılında bağların tümünü biz budadık, kazdık ve sürdük. Ancak harcadığımız bu kadar emeğe karşı ürünlerimiz zor kullanılarak işgalci aileler tarafından toplatıldı. Binlerce dönümlük bağlarımız çarçur edildi. Binlerce yıldır vatan olarak bildiğimiz kendi topraklarımızda mağduriyetin en şiddetlisine maruz kalıyoruz ve bu bizi istenmeyen insanlar olarak muamele gördüğümüz duygusuna götürüyor.”
Arazilerinin işgali ve ürünlerine el konulmasıyla ilgili karakol komutanına başvurdukları da anlatılan dilekçede, askeri yetkililerin “terörü gerekçe” göstererek, başvurularını sonuçsuz bıraktığı öne sürüldü. Dilekçede suçlanan iki kişinin de ismi verilerek şöyle denildi:
“Bu kişiler köylülerimize ait antep fıstığını zor kullanarak toplatmaya başlamış. Anıtlı Karakolu’nu haberdar ettik ve yapılan haksızlığı durdurmalarını istedik. Karakol komutanı terörden dolayı keşfe gelemeyeceğini söyledi. Bu hem umudumuzu kırdı hem de şikâyet etmenin bir yararı olmayacağını gösterdi...”
‘İşgalci’ ailelerin gençleri tarafından saldırıya uğradığını da öne süren İsa Acan, “Fiziki saldırıdan bir hafta sonra köylülerimize ait üzümleri zor kullanarak toplamaya başladılar. Köyümüz üzerinde ipotekleri varmış gibi emirlerine uymamız gerekiyor. Devletin vatandaşa karşı sorumluluğu bu mudur? Yoksa Süryaniler için özel kuralları mı var? Bizi yöneten devlet mi yoksa aşiretler mi” dedi.
Bilirkişide Müslüman şartı Başvuru dilekçesinde arazileri için açılan kadastro davalarının sürdüğü ve henüz bir sonuç alınamadığının altı da çizildi. Kadastro davaları için oluşturulan bilirkişi heyeti için iki Müslüman bulunma zorunluluğu konulduğu iddia edilen dilekçede “2005 yılında oluşturulan bilirkişi heyetine itiraz ettik. Daha sonra yeni bir bilirkişi heyeti oluşturuldu. Yeni heyette iki Müslüman yer almasını bizi şart koştular” ifadesi yer aldı.
radikal.com.tr
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen