Bölge illerinde yaşadıkları katliamların ardından İzmir'e göç eden Süryanilerin kurduğu platformun sözcüsü Zeynep Tozduman, ...
08 Temmuz 2013 Pazartesi 09:21 Haberfx
"İzmir Süryaniler için soykırım dönemlerinde uğrak bir yer oldu. Ezilen ve yok sayılan bir halk olan Süryanilere yaşam için alternatif sunulmamıştır" diyerek, yeni anayasanın tartışıldığı bu günlerde Süryani halkının temel haklarına kavuşmasını talep etti.
Kökenleri yaklaşık 5 bin yıl öncesine dayanan Süryani halkı, Mezopotamya'da yaşayan ve uygarlığın gelişiminde önemli rol üstlenen köklü kültürün mirasçılarından biri. Hristiyanlığı ilk kabul eden semitik bir halk olan Süryaniler, Mezopotamya coğrafyasını istila edenlerin baskı ve egemenlikleri yüzünden başlangıçtaki etkinliklerini, bugüne değin kaybederek, hemen hemen yok denilecek kadar az kalmış bir durumda. Süryanilerin Türkiye geneli nüfusunun 18 bin civarında olduğu tahmin edilirken, bunlardan 15 bini İstanbul'da, 3 bin civarında da Mardin'de yaşadığı belirtiliyor. Süryaniler, İstanbul ve Mardin dışında başlıca Mersin, Diyarbakır, Adıyaman, Elazığ, Ankara, İzmir, Malatya, Urfa, Antep, Antakya, Antalya ve Adana'da yaşamlarını sürdürüyor. Ege'de 2009 yılında Süryani Platformu'nu kuran ve Süryani halkının yaşadığı acılara dokunan Süryani Platformu Sözcüsü Zeynep Tozduman, geçmişi Türkiye'de 6 bin yıllık olan bir halka İzmir'de ses olmak adına platformu kurduklarını ifade etti. Ege'de 1915 öncesi her 4 aileden birinin gayrimüslim olduğunu anlatan Tozduman, "Bu gün Agopları göremiyoruz. Hüryakosları göremiyoruz. Amacımız Ege halkına Süryani halkını anlatarak hatırlatmaktır" dedi. Ancak alanlarının Süryanilerle sınırlı kalmadığının altını çizen Tozduman, Ermeniler, Aleviler ve ezilen tüm kesimlerle buluştuklarını ifade etti. Bulundukları coğrafyada en büyük destekçilerinin Kürt halkı olduğunu dile getiren Tozduman, "Kürtlerin desteğiyle kurduk ve üyelerimizin birçoğu da Kürt özgürlük hareketinden ve sosyalist cephedendir. Amacımız yaşanan haksızlıklara karşı Ege'den dur diyebilmektir. Batı cephesini biraz duyarlı hale getirmektir. Bir daha bu coğrafyalarda soykırım yaşanmaması adına hareket ediyoruz" diye belirtti.
'Bu kimliği reddediyorum'
Türk olduğunu belirten Tozduman, "Bu acıları direk yaşatan bir halkın bireyi olarak, bu halklardan özür dilenmediği müddetçe ben kimliği çok rahat kullanamam. Bu kimliği reddediyorum aslında, çünkü ben halkların eşitliğinden yanayım" dedi. Anayasal değişikliğin tartışıldığı bu günlerde Süryanilerin taleplerini de dillendireceklerine işaret eden Tozduman, "Göç eden Süryanilerin bu coğrafyaya yeniden buluşmasını amaçlıyoruz" diye belirtti. Süryani halkı için talep ettiklerinin başında anadil hakkının geldiğine vurgu yapan Tozduman, "Çözüm sürecinde en başta anadilde eğitim hakkı olmazsa olmazımızdır. Bu Süryani'yi de Ermeni'yi de Kürt'ü de kapsıyor" dedi. Tozduman, Kürt hareketinin de belirttiği gibi etnik grupları kapsayan anadilde eğitim hakkını kabul etmeyeceklerini söyledi. Yeni anayasada halkların eşitliği vurgusu yapılmasını arzu ettiklerini söyleyen Tozduman, Süryanilerin azınlık hakları tanınmayan tek halk olduğunu söyleyerek, "Süryaniler için Sevr Antlaşması'nın uygulanmasını istiyoruz. Herkesi kucaklayacak bir anayasanın hazırlanması gerekiyor. Süryaniler de diğer azınlık grupları gibi ezildi ve soykırıma tabi tutuldu" diye konuştu. Müslümanlıktan bahsetmek için tüm dinlerin, ırkların korunduğu bir ortamın olması gerektiğini söyleyen Tozduman, "Bu anlamda Türkiye'de daha önce yaşanılan hataları giderme şansı var. Çok dilli ve inançlı bir anayasa oluşturulursa çok daha iyi şeyler olacaktır. İşte biz de o zaman Müslümanlığın gerçek anlamda yaşatıldığını görmüş oluruz" dedi.
'Bu süreçte Ermeni ve Rum kiliseleri fiziki anlamda yok edilmeye çalışıldı'
Süryanilerin bölge illerinde yaşadığı soykırımlar sonucu İzmir'e yerleştiğine dikkat çeken Tozduman, "İzmir Süryaniler için soykırım dönemlerinde uğrak bir yer oldu. Ezilen ve yok sayılan bir halk olan Süryanilere, yaşam için alternatif sunulmamıştır. O nedenle Türkiye'de yaşarken kendi din ve kimliklerini yaşayamamıştırlar" dedi. İzmir'in Süryaniler gibi Ermenilere ve Rumlara da yaşam olanı olduğunu söyleyen Tozduman, şunları söyledi: "Ama 1970'li yıllarda İzmir'de çoğunlukta olan Ermeni ve Rumların ibadethaneleri yıkıldı ya da cami olarak kullanıma açıldı." 1922 İzmir yangınında Rum kiliselerinin yakıldığını hatırlatan Tozduman, "Bu süreçte Ermeni ve Rum kiliseleri fiziki anlamda yok edilmeye çalışıldı. Şu anda da ibadetlerini İtalyan, Amerikan kiliseleri etrafında yapıyorlar. Şu an bir Süryani kendi ibadetini yapabileceği bir ibadethanesi olmadığı için, farklı farklı manastırlarda ibadet ediyor" diye belirtti.
08 Temmuz 2013 Pazartesi 09:21 - DİHA
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen