Donnerstag, 2. Juni 2011

Süryani Harflerle Türkçe Mektup

29 Mayıs 2011 Saat 11:36

Yerel Tarih araştırmacısı Selahattin Eyyubi Güler, Süryani Harflerle yazılmış Türkçe mektubun günümüz Türkçe'sine çevirdi. 100 yıl önce Urfa şivesiyle yazılmış mektupta ilginç notlar var

Harran Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. A.Cihat Kürkçüoğlu 10 yıl önce bana Süryanice harflerle yazılı Osmanlıca iki sayfalık bir mektup ve bunun bazı kişilerce okunmuş notlarını vermişti. Ben de mektuba bir göz atıp okuma hatalarını da düzelttikten ve doğru şeklini yazdıktan sonra arşivime yerleştirmiştim. Aradan geçen uzun zaman içinde diğer kitap ve makale çalışmalarımdan dolayı mektubu unutmuştum. Arşivimi karıştırırken dosyaların arasında bu mektubu buldum ve yeniden gözden geçirdim. 95 yıllık bu nostaljik mektubu Urfa kültürüne kazandırmak istedim.

Mektup Süryani dilinin Batı Süryanicesi de denilen "Serta" formatıyla Osmanlıca olarak yazılmıştır. Serta formatı 9. yüzyıldan beri kullanılmaktadır. Günümüzde de Süryanice düz yazılar bu formatta yazılmaktadır. Daha eski bir format olan ve Urfa'da geliştirilen Estrangela türü ise artık süslemelerde kullanılmaktadır.

"Adana, Kasım 1915" tarihli mektubun sahibi Süryani Cırci Ümid, Urfa'da bulunan babası Ahmed Ağaya hitaben yazdığı mektupta, bize yabancı olmayan kelimeler kullanarak selam ve sevgilerini iletmiş ve hayırlı dualar talep etmiştir. Daha sonra

gardiyan olan kardeşi Yakub'un iki mahpus götürmek için Adana'ya geldiğini, kendisiyle görüştüğünü, iki gün yanlarında kaldığını ve tekrar Tarsus'a döndüğünü yazmaktadır. Mektup birkaç basit cümleden sonra yakın akrabalara yazılan selam, el ve göz öpme temenni- leriyle sona ermektedir.

Mektuptaki Türkçe ifadeler dikkate alındığında Süryanilerin Osmanlı Kültürünü benimse¬dikleri, bu kültür ile yoğrulup bütünleştikleri anlaşılıyor. Mektupta Süryani harfleri kullanılmış olmasına rağmen ifadeler Osmanlı Türkçesi ile yazılmıştır. "Bibi" örneğinde olduğu gibi metinde Türkçe ve Urfa ağzının birlikte kullanıldığı görülmektedir.


Gerekli açıklamaları dipnotlar halinde verdiğimiz iki sayfalık mektubun tercümesi şöyledir:

I. Sayfa

( 1 )

"26 Teşrin Adana 1915

Sevgili Pederim Ahmed Ağa Hazretleri,

Evvela çok muhabbet ve arzu ile selam ederek senin, validemin dahi ellerinden bus ederim ve hayırlı duanızı taleb ederim. Malumunuz olsun ki, bundan iki hafta evvel kardeşim Yak'ub, Tarsus'dan Adana'ya iki mahpusi götürmeg müna¬sebetiyle Adana'ya geldi. Bizi sorup buldi. Biribirimizle görüştüg. İki gün bir gece yanımızda kalub tekrar Tarsus'a gitdi. Bir gece beraber yattık. Gendine, tarafınıza bırçak

göndersin deyü söyledim ve göndereceğim dedi. Aylığımı aldığımda bundan sekiz gün evvel ben yanına gitdim. Bir gece yanında misafir oldum, yine Adana'ya geldim. Şöyle ki, bundan böyle istersem kolay bir yol ile yanına gidebilirim. Çimendifer parası 20 meteligdir. Bir buçuk saatten"

II. Sayfa

"istersem gidebilirim. Çünkü Mersin'den Tarsus'a kayd olunmuşdur deyu malumunuz ola. Bana hususi selamımı yazmamı her mektupta tavsiye eyledi.

Biraderlerimin gözlerinden bus iderum. Hemşiremin dahi gözlerinden bus iderum, dahi emmim Aruşan'ın ellerinden bus ider, keza hanesine selam iderim. Bibim Meryem'e, kocası

( ) Aruşak ve hanesine

selam iderim. Baki dost ve konşu, beni sual eden ve etmeyen bildiklerimizin kâffesine selam iderim.

Baki selamet haberlerinizi beklerim, çok arzularla pederim.

Mahdumunuz Cırci Ümid."

Dipnotlar

(1) Mektupta ay olarak sadece "Teşrin" verilmiş olup önündeki yazı silik olduğundan okunamamıştır. "Teşrin" Osmanlıcada 11. ve 12. aylara verilen addır. Teşrin-i Evvel ve Teşrin-i Sani yani "Birinci Teşrin", "ikinci Teşrin" gibi. Süryanicede Kasım ve Aralık ayları da Teşrin ile başlar, ilkinin sonuna "Kdam", ikincisinin sonuna ise "Ahroy" eklenir. Yani "Teşrin Kdam=İlk Teşrin" ve "Teşrin Ahroy=Son Teşrin" gibi. Burada hangi ayın yazıldığı net bir şekilde görünmemektedir. Mektubun 1915 yılı Kasım ayında yazılmış olabileceği tahmin edilmektedir.

(2) Mektupta açıkça "Ahmed" kelimesi geçmesi tuhafımıza gitti. Çünkü Süryanilerde Ahmet, Mehmet ve Mustafa gibi peygamberimize ait isimlerin konulmadığını biliyoruz. Ahmed Ağa'nın Süryani bir bayanla evli olduğu ihtimali de aklımıza geliyor ama daha çok, Cırci Ümid'in babalığı olma ihtimali akla daha yatkın gibi.

(3) Mektupta "brçak" şeklinde yazılı olan ismi, "burçak" olarak okuduk. Burçak, taneleri mercimeğe benzeyen ve hayvan yemi olarak kullanılan, 50 cm boylarında, türüne göre farklı farklı renklerde çiçekler açan bir bitkidir. Ahmed Ağa'ya gönderilmesi istenen burçaklar herhalde hayvan yemi olarak kullanılıyordu.

(4) Tren anlamındaki "Şimendifer" kelimesi yerel dilde "Çimendifer" olarak yazılmıştır.

(5) "hepsine"

(6) "oğlunuz"

Yerel Tarih Araştırmacısı Selahattin Eyyubi Güler Şanlıurfa Şurkav Dergisi...

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen