Mittwoch, 12. Juni 2013

Her Yer Taksim Oluyorda, Neden Her Yer Van, Mardin Olamıyor Acep

Zeynep Tozduman / zeynoege@mynet.com

28 Mayıs 2013’’de  İstanbul/Taksim'de başlayan ''Gezi parkı direnişi'' Türkiye’nin ve dünyanın gündemini oluşturmaya devam ediyor. Yaklaşık 15 gündür devam eden Gezi direnişi, Türkiye'nin her yerinde direnişin oluşmasına neden oldu... Gezi Direnişi sürerken başka bir acı haberde ülkenin en doğusundan geliyordu. Van/Erciş'te 200 bine yakın ağacın kesilmesiyle de Van’ının büyük depremden sonra ikinci kez ciğerleri yanıyordu. Yaklaşık 110 bin metrekarelik konut alanı yapabilmek için TOKİ ve Afad işbirliği sonucu ağaçlar katlediliyordu... 8 Haziran Cumartesi günü yine Mezopotamya’dan başka bir ağaç katliamı haberleri ile sarsılmaya devam ediyoruz. Bu kez binlerce ağacın kesildiği yer ne Taksim ne de  Van'dır. Çok dilli, çok kültürlü, çok dinli bir coğrafyanın merkez üssü Mardin/ Midyat’tır. Mardin-Şırnak arasında Kartmin köyünden sonra cadde boyunca yüz metre arayla sağlı-sollu ormanlar kesiliyor... 1980'den bu yana tarihin en büyük direnişine imza atan Gezi direnişi; Taksim'de tüm Türkiye'nin özellikle Ermenilerin, Van'da Kürt halkının, Mardin'de Süryani ve Ezidi halkının ciğerlerini yakmaya devam ediyor. Günlerdir sosyal medyada ‘’HER YER TAKSİM, HER YER DİRENİŞ ‘’ diye haykıran kitleler neden aynı acı çığlığı Van ve Mardin için atmıyor?. Mardin ve Van bu ülkenin sınırları içerisinde değil mi yoksa?

28 Mayıs 2013’’de  İstanbul/Taksim'de başlayan ''Gezi parkı direnişi'' Türkiye’nin ve dünyanın gündemini oluşturmaya devam ediyor. Yaklaşık 15 gündür devam eden Gezi direnişi, Türkiye'nin her yerinde direnişin oluşmasına neden oldu. Başlangıçta 3-5 ağacın kesilmesini önlemek için yapılan ekolojik direniş, İktidarın bu direnişe çok sert müdahaleyle cevap vermesi sonucu yaralamalara, ölümlere neden olmasıyla, birde üstüne TV ve Medya’nın sansürlenmesiyle direniş çığ gibi büyüdü. Özellikle gençliğin aktif rol aldığı Gezi direnişinde Kemalistlerden tutunda, sosyalistlerin, Kürt özgürlükçülerinin, Ermenilerin, Süryanilerin, Kızılbaşların, antikapitalist Müslümanların yer aldığı bir şekle büründü. Kısacası bu direniş AKP karşıtı bütün kesimlerin, birlikte mücadeleyi yükseltmesine vesile oldu. Gezi parkının kısa bir tarihçesine bakacak olursak bugün bir rant savaşına konu olmaya devam eden bu arazi aslında 500 yıl önceden beri Ermenilere aitti. Gezi parkı denilen bu arazinin üzerinde Divan, Hilton ve Hyatt Regency otelleri, (merdivenleri o mezar taşlarından yapılmış olan) Gezi Parkı, TRT İstanbul Radyosu ve Harbiye Askeri Müzesi'nin bir bölümü bulunmaktadır. Ermenilere ait olan bu yerin arazisinin tapusu, tek parti döneminde, 1931'de belediyenin açtığı dava sonucu 'cebren ve hile ile' el değiştirmiştir. 1939'da bütünüyle istimlâk edilmiştir. Gezi direnişiyle bu gün Gezi parkı ve civarının bu ülkede sürekli yok sayılan /soykırım yaşayan halkların varlığını, bir kez daha hissettirmesi açısından çok anlamlı oldu.
Gezi Direnişi sürerken başka bir acı haberde ülkenin en doğusundan geliyordu. Van/Erciş'te 200 bine yakın ağacın kesilmesiyle de Van’ının büyük depremden sonra ikinci kez ciğerleri yanıyordu. Yaklaşık 110 bin metrekarelik konut alanı yapabilmek için TOKİ ve Afad işbirliği sonucu ağaçlar katlediliyordu. Rant devam ediyor,Erdiş’te İl AFAD tarafından Zortul (Çatak Dibi)Köyünde 67 konut TOKİ ve AFAD işbirliğinde yaptırılacaktır. Köy arazisi hazine mülkiyetinde ama 1952 yılından beri köylülerin kullanımındadır. Tahıl ve yonca tarlaları ile 2 bin çeşit meyve ağacı ve 250 bin kavak ağacı bulunan bu köyde Askerler eşliğinde köye gelen müteahhit firmanın elemanları, 200 bin ağacın kesilmesi için hazırlıklar yaparken, köylüler ise yaşanan durumu gözyaşları içinde izlemek zorunda kaldı. Van Belediye başkanı Bekir Kaya'nın da öncülük ettiği Van-Erciş'te ağaçlara dokunma imza kampanyası Gezi parkı kadar ses getirmemiştir. Biz buradan imza kampanyasını bir kez daha hatırlatalım.  http://imza.la/van-erciste-agaclara-dokunma
Taksim için sokağa çıkan direnişçiler batı illeri oldu mu? Sistemle kıyasıya mücadele ederken, neden aynı kitleler Van’daki 200 bin ağacın kesilmesinde üç maymunu oynuyorlar. Bu dünya, bu gezegen hepimizin. Dünyanın akciğeri olan bu ağaçların katledilmesiyle, yine hepimiz zarar göreceğiz. Bir zamanlar Vaspuragan Ardzruni Krallığı'nın başkenti olan (Ağtamar ) Van, 1915'de binlerce Ermeni’nin katledilmesine neden oldu. Ne tuhaftır ki, dün İttihat-ı Terakki'nin tetikçiliğinde Ermeni halkını katleden Kürt halkı, bu gün benzer acıları hem kendileri, hem de Kürt coğrafyası yaşamaktadır. 
Direniş sürüyor...
8 Haziran Cumartesi günü yine Mezopotamya’dan başka bir ağaç katliamı haberleri ile sarsılmaya devam ediyoruz. Bu kez binlerce ağacın kesildiği yer ne Taksim nede  Van'dır. Çok dilli, çok kültürlü, çok dinli bir coğrafyanın merkez üssü Mardin/ Midyat’tır.
Mardin-Şırnak arasında Kartmin köyünden sonra cadde boyunca yüz metre arayla sağlı-sollu ormanlar kesiliyor. Orman kesimleri tıpkı Van'da olduğu gibi asker ve korucular eşliğinde gerçekleştiriliyor. Ağaçların kesildiği bu bölge Ezidi ve Süryani köylülerinin yaşadığı Sare Süryani köyü ve Kivak Ezidi köyleridir. Sare-İdil tarafında Kartmin arasında binlerce orman ağacı kesilmeye devam ediyor. Mardin-İdil arasındaki ağaç kesimi Bagog (Tur İzlo ) dağlarının eteklerinde olan yol üzerindedir. Köylülerin ağaç kesimine tepkisi üzerine bir grup, muhtara giderek bu ağaçları niye kesiyorsunuz? Diye sorduklarında muhtardan alınan cevap bir hayli ilginçti. ''PKK'nin çekilişini daha rahat izlemek için''. Barış ve demokratik çözüm için PKK ile belli noktalarda anlaşan iktidar, demek ki kendine güvenmiyor.
1980'den bu yana tarihin en büyük direnişine imza atan Gezi direnişi; Taksim'de tüm Türkiye'nin özellikle Ermenilerin, Van'da Kürt halkının, Mardin'de Süryani ve Ezidi halkının ciğerlerini yakmaya devam ediyor. Günlerdir sosyal medyada ‘’HER YER TAKSİM, HER YER DİRENİŞ ‘’ diye haykıran kitleler neden aynı acı çığlığı Van ve Mardin için atmıyor?. Mardin ve Van bu ülkenin sınırları içerisinde değil mi yoksa? Orada doğanlar övey evlat mı? 93 yıllık cumhuriyet,  kurum ve kanunlarıyla o kadar ırkçı ve faşist güruh yetiştirdi ki, sanırım bu kafaların değişmesi içinde bir 93 yıla daha ihtiyaç var. Bu ülkenin Kürt’e, Ermeni’ye, Süryani’ye, Rum’a, Ezidi’ye,  Kızılbaş’a, Roman’a, Çerkez’e bakışı bu kadim halkları yok sayarak Türkleştirmekten ibarettir. Bizlere 93 yıldır dayatılan, tekçi anlayışlara inat gelin bir kez olsun ezber bozup yüreklerimizi doğuya çevirelim. Güneş nasıl ki doğudan yükseliyorsa emin olun ki medeniyet ve insanlık doğudan saracak bu ülkeyi. 
Alanlarda, özgürlük hareketinin iradesi olan Kürt halkını dışlayanlar, Gezi parkında Soykırım anıtı ve Hrant Dink caddesi adına tahammül edemeyenler, Mor Gabriel’e dokunma Süryani çapulcuları, diyenlere bile katlanamayanlar duyun. Bir gün gelecek, herkes öğrenecek bu topraklarda, barışı asıl taçlandırılanların kadim halklar olduğunu.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen