Zeynep Tozduman / zeynoege@mynet.com
28 Mayıs 2013’’de
İstanbul/Taksim'de başlayan ''Gezi parkı direnişi'' Türkiye’nin ve
dünyanın gündemini oluşturmaya devam ediyor. Yaklaşık 15 gündür devam eden Gezi
direnişi, Türkiye'nin her yerinde direnişin oluşmasına neden oldu... Gezi Direnişi
sürerken başka bir acı haberde ülkenin en doğusundan geliyordu. Van/Erciş'te
200 bine yakın ağacın kesilmesiyle de Van’ının büyük depremden sonra ikinci kez
ciğerleri yanıyordu. Yaklaşık 110 bin metrekarelik konut alanı yapabilmek için
TOKİ ve Afad işbirliği sonucu ağaçlar katlediliyordu... 8 Haziran Cumartesi
günü yine Mezopotamya’dan başka bir ağaç katliamı haberleri ile sarsılmaya
devam ediyoruz. Bu kez binlerce ağacın kesildiği yer ne Taksim ne de Van'dır. Çok dilli, çok kültürlü, çok dinli
bir coğrafyanın merkez üssü Mardin/ Midyat’tır. Mardin-Şırnak arasında Kartmin
köyünden sonra cadde boyunca yüz metre arayla sağlı-sollu ormanlar kesiliyor...
1980'den bu yana tarihin en büyük direnişine imza atan Gezi direnişi; Taksim'de
tüm Türkiye'nin özellikle Ermenilerin, Van'da Kürt halkının, Mardin'de Süryani
ve Ezidi halkının ciğerlerini yakmaya devam ediyor. Günlerdir sosyal medyada
‘’HER YER TAKSİM, HER YER DİRENİŞ ‘’ diye haykıran kitleler neden aynı acı
çığlığı Van ve Mardin için atmıyor?. Mardin ve Van bu ülkenin sınırları
içerisinde değil mi yoksa?
28 Mayıs 2013’’de
İstanbul/Taksim'de başlayan ''Gezi parkı direnişi'' Türkiye’nin ve
dünyanın gündemini oluşturmaya devam ediyor. Yaklaşık 15 gündür devam eden Gezi
direnişi, Türkiye'nin her yerinde direnişin oluşmasına neden oldu. Başlangıçta
3-5 ağacın kesilmesini önlemek için yapılan ekolojik direniş, İktidarın bu
direnişe çok sert müdahaleyle cevap vermesi sonucu yaralamalara, ölümlere neden
olmasıyla, birde üstüne TV ve Medya’nın sansürlenmesiyle direniş çığ gibi
büyüdü. Özellikle gençliğin aktif rol aldığı Gezi direnişinde Kemalistlerden
tutunda, sosyalistlerin, Kürt özgürlükçülerinin, Ermenilerin, Süryanilerin,
Kızılbaşların, antikapitalist Müslümanların yer aldığı bir şekle büründü.
Kısacası bu direniş AKP karşıtı bütün kesimlerin, birlikte mücadeleyi
yükseltmesine vesile oldu. Gezi parkının kısa bir tarihçesine bakacak olursak
bugün bir rant savaşına konu olmaya devam eden bu arazi aslında 500 yıl önceden
beri Ermenilere aitti. Gezi parkı denilen bu arazinin üzerinde Divan, Hilton ve
Hyatt Regency otelleri, (merdivenleri o mezar taşlarından yapılmış olan) Gezi
Parkı, TRT İstanbul Radyosu ve Harbiye Askeri Müzesi'nin bir bölümü
bulunmaktadır. Ermenilere ait olan bu yerin arazisinin tapusu, tek parti
döneminde, 1931'de belediyenin açtığı dava sonucu 'cebren ve hile ile' el
değiştirmiştir. 1939'da bütünüyle istimlâk edilmiştir. Gezi direnişiyle bu gün
Gezi parkı ve civarının bu ülkede sürekli yok sayılan /soykırım yaşayan
halkların varlığını, bir kez daha hissettirmesi açısından çok anlamlı oldu.
Gezi Direnişi sürerken başka bir acı haberde ülkenin en
doğusundan geliyordu. Van/Erciş'te 200 bine yakın ağacın kesilmesiyle de
Van’ının büyük depremden sonra ikinci kez ciğerleri yanıyordu. Yaklaşık 110 bin
metrekarelik konut alanı yapabilmek için TOKİ ve Afad işbirliği sonucu ağaçlar
katlediliyordu. Rant devam ediyor,Erdiş’te İl AFAD tarafından Zortul (Çatak
Dibi)Köyünde 67 konut TOKİ ve AFAD işbirliğinde yaptırılacaktır. Köy arazisi
hazine mülkiyetinde ama 1952 yılından beri köylülerin kullanımındadır. Tahıl ve
yonca tarlaları ile 2 bin çeşit meyve ağacı ve 250 bin kavak ağacı bulunan bu
köyde Askerler eşliğinde köye gelen müteahhit firmanın elemanları, 200 bin
ağacın kesilmesi için hazırlıklar yaparken, köylüler ise yaşanan durumu
gözyaşları içinde izlemek zorunda kaldı. Van Belediye başkanı Bekir Kaya'nın da
öncülük ettiği Van-Erciş'te ağaçlara dokunma imza kampanyası Gezi parkı kadar
ses getirmemiştir. Biz buradan imza kampanyasını bir kez daha
hatırlatalım. http://imza.la/van-erciste-agaclara-dokunma
Taksim için sokağa çıkan direnişçiler batı illeri oldu
mu? Sistemle kıyasıya mücadele ederken, neden aynı kitleler Van’daki 200 bin
ağacın kesilmesinde üç maymunu oynuyorlar. Bu dünya, bu gezegen hepimizin.
Dünyanın akciğeri olan bu ağaçların katledilmesiyle, yine hepimiz zarar
göreceğiz. Bir zamanlar Vaspuragan Ardzruni Krallığı'nın başkenti olan (Ağtamar
) Van, 1915'de binlerce Ermeni’nin katledilmesine neden oldu. Ne tuhaftır ki,
dün İttihat-ı Terakki'nin tetikçiliğinde Ermeni halkını katleden Kürt halkı, bu
gün benzer acıları hem kendileri, hem de Kürt coğrafyası yaşamaktadır.
Direniş sürüyor...
8 Haziran Cumartesi günü yine Mezopotamya’dan başka bir
ağaç katliamı haberleri ile sarsılmaya devam ediyoruz. Bu kez binlerce ağacın
kesildiği yer ne Taksim nede Van'dır.
Çok dilli, çok kültürlü, çok dinli bir coğrafyanın merkez üssü Mardin/
Midyat’tır.
Mardin-Şırnak arasında Kartmin köyünden sonra cadde
boyunca yüz metre arayla sağlı-sollu ormanlar kesiliyor. Orman kesimleri tıpkı
Van'da olduğu gibi asker ve korucular eşliğinde gerçekleştiriliyor. Ağaçların
kesildiği bu bölge Ezidi ve Süryani köylülerinin yaşadığı Sare Süryani köyü ve
Kivak Ezidi köyleridir. Sare-İdil tarafında Kartmin arasında binlerce orman
ağacı kesilmeye devam ediyor. Mardin-İdil arasındaki ağaç kesimi Bagog (Tur
İzlo ) dağlarının eteklerinde olan yol üzerindedir. Köylülerin ağaç kesimine
tepkisi üzerine bir grup, muhtara giderek bu ağaçları niye kesiyorsunuz? Diye
sorduklarında muhtardan alınan cevap bir hayli ilginçti. ''PKK'nin çekilişini
daha rahat izlemek için''. Barış ve demokratik çözüm için PKK ile belli
noktalarda anlaşan iktidar, demek ki kendine güvenmiyor.
1980'den bu yana tarihin en büyük direnişine imza atan
Gezi direnişi; Taksim'de tüm Türkiye'nin özellikle Ermenilerin, Van'da Kürt
halkının, Mardin'de Süryani ve Ezidi halkının ciğerlerini yakmaya devam ediyor.
Günlerdir sosyal medyada ‘’HER YER TAKSİM, HER YER DİRENİŞ ‘’ diye haykıran
kitleler neden aynı acı çığlığı Van ve Mardin için atmıyor?. Mardin ve Van bu
ülkenin sınırları içerisinde değil mi yoksa? Orada doğanlar övey evlat mı? 93
yıllık cumhuriyet, kurum ve kanunlarıyla
o kadar ırkçı ve faşist güruh yetiştirdi ki, sanırım bu kafaların değişmesi
içinde bir 93 yıla daha ihtiyaç var. Bu ülkenin Kürt’e, Ermeni’ye, Süryani’ye,
Rum’a, Ezidi’ye, Kızılbaş’a, Roman’a,
Çerkez’e bakışı bu kadim halkları yok sayarak Türkleştirmekten ibarettir.
Bizlere 93 yıldır dayatılan, tekçi anlayışlara inat gelin bir kez olsun ezber
bozup yüreklerimizi doğuya çevirelim. Güneş nasıl ki doğudan yükseliyorsa emin
olun ki medeniyet ve insanlık doğudan saracak bu ülkeyi.
Alanlarda, özgürlük hareketinin iradesi olan Kürt halkını
dışlayanlar, Gezi parkında Soykırım anıtı ve Hrant Dink caddesi adına tahammül
edemeyenler, Mor Gabriel’e dokunma Süryani çapulcuları, diyenlere bile
katlanamayanlar duyun. Bir gün gelecek, herkes öğrenecek bu topraklarda, barışı
asıl taçlandırılanların kadim halklar olduğunu.